Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması

Marshall Sahlins

Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması Gönderileri

Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması kitaplarını, Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması sözleri ve alıntılarını, Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması yazarlarını, Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
600 yıl önce Floransa
Cumhuriyetin idaresinde kullandığımız anayasa gerçekten de tüm yurttaşların özgürlüğü ve eşitliği için tasarlanmıştır... Bize hükmeden tek bir adamın hakimiyeti altında tir tir titremiyoruz; birkaç kişinin yönetiminin kölesi de değiliz. Bizim özgürlüğümüz herkes için eşittir; sadece yasalar tarafından sınırlandırılmıştır ve insanlardan duyulan korkudan azadedir. Devlet görevine gelme ve yükselme umudu herkes için aynıdır... Şehrimiz, yurttaşlardan erdem ve dürüstlük bekler. Bu iki özelliğe sahip herkesin cumhuriyeti yönetebilecek kadar asil olduğu düşünülür. [Floransalı Leonardo Bruni (1370-1444)]
Aziz Thomas, "mülkiyet bölünmesine yol açan doğal hukuk değil, insanın oluşturduğu düzendir" demişti. Büyük ölçüde insan yapımı olan ve masumiyet durumuyla kıyaslandığında ahlaken daha düşük değerde olan krallık da böylelikle eşitlikçi bir eleştiriye açık hale geliyordu. Tanrı başlangıçta insanları özgür ve eşit yaratırken niyeti böyle cezalandırıcı bir kurum tesis etmek değildi. Bu tahayyül, Ortaçağ'a özgün hiyerarşi rejiminin içinde ta en başından beri ortaya çıkmayı bekleyen özgür, eşitlikçi bir cumhuriyet olduğunu ortaya koyuyor.
Reklam
Zamanla monarşi düzeni kendi çelişkilerinden giderek daha fazla muzdarip olmaya başladı. Özgürlük, sözleşme, yönetilenlerin temsili ve rızası feodalizmde bir biçimde biliniyordu. Krallık dışsal otorite olma özelliğini, toplumun üzerinde olma iddiasını giderek yitirdi; toplumun bir aracına dönüşerek onun yasalarına tabi hale geldi. Kralın, halkın verdiği yetkiyle yönettiği doktrinini ve egemen gücün kim olduğuna herkesin karar verebileceğini de bu gelişmelere ekleyin.
Aristoteles'in izinden giden Aziz Thomas da, "kendi iyiliğini gözetmek bütün insanların ruhunda vardır" diye düşünüyor ve hatta "zenginler daha da fazlasına sahip olmayı arzulayacaktır" diyerek, dünyevi hiçbir şeyin onları huzura kavuşturmayacağını belirtiyordu. Bu durumda insanların ihtiyaç duydukları şey, bir kraldı. Kral erdemi sayesinde tebaasının bencilliğini aşabilecek ve tebaası arasındaki ihtilafları ortak çıkarda buluşturabileceklerdi. "Çünkü insanların birlikte yaşadığı bir durumda her biri salt kendisi için elverişli şeyleri tedarik etseydi, birisi bir bütün olarak topluluğun iyiliğinden sorumlu olmadığı müddetçe topluluk çeşitli parçalara bölünüp dağılırdı."
Aquinas'ın gözünde, insanlar ancak yeterli sayıda bir araya gelerek geçimlerini sağlayabilirdi ve bu anlamda, toplum doğal bir şeydi. İnsanlar ne tek başlarına ne de aileler halinde kendi başlarının çaresine bakabilirlerdi.
Aristoteles polis'in kurulmasının biricik nedeninin, yurttaşlarının genel olarak iyi bir yaşam sürmesi olduğunu düşünüyor ve polis'in oluşumunun altında herhangi bir tikel veya doğrudan fayda olduğunu açıkça reddediyordu.
Reklam
Aziz Thomas, insanların polis'te bir araya gelmesinin maddi varoluşlarının zorunlu bir aracı olduğunu vurgulayarak Aristoteles'in "insan siyasi bir hayvandır" biçimindeki düsturunu büyük ölçüde ekonomik bir işleve indirgemişti.
Her ne kadar insanın insanın rasyonel ruhu aşağı konumlardaki arzulara gem vurmak gibi doğal bir eğilim içinde olsa da, Aristoteles, bunun için ruhun eğitilmesi gerektiğini savunmuştu. Oysa şiddetli arzularla dolu olan ruh, doğası gereği ve kendiliğinden bir eğilimle doymak bilmez bir yapıdaydı. Aristoteles Politika'da, "arzuların bir sınırı yoktur" diye yazıyor ve "insanların çoğu yaşamlarını, arzularını doyurmaya çalışmakla geçirirler" diyordu. Dolayısıyla, insan doğası itibariyle toplumsal bir varlık olabilirdi, ama açıkça görüldüğü gibi bu doğal olarak toplumsallaşacağı anlamına gelmiyordu.
Wycliffe, Aristotelesçi bir alternatif önermişti: "Devletin yönetim sisteminde, halk madde, kral ise biçimdir [formdur]." Bu yaklaşım, Aristotelesçi olmayan bir önermeyi, insanların doğaları gereği düzenden yoksun oldukları sonucunu içermekle birlikte, kralı münasip biçimde düzenleyici ilke haline getiriyordu.
Aquinas, krallığı konu alan incelemesinde, "şeyler bir birlik içinde düzenlenmişse, orada daima bir şey diğerlerine hükmediyordur" önermesinden yola çıkarak, cennette olduğu gibi dünya üzerindeki her yerde monarşiyi keşfetmişti.
164 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.