Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bedoş Gönderileri

Bedoş kitaplarını, Bedoş sözleri ve alıntılarını, Bedoş yazarlarını, Bedoş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kız evlat dul kaldıktan sonra gerçekten sığamazmış baba evine.
Sayfa 141 - Can YayınlarıKitabı okudu
Zavallı kız, kocasının o korkunç hastalıktan kurtulamayacağını anladığı zaman, geçinemediği, bundan sonra da geçinemeyeceği üvey anasıyla bir çatı altında yaşamak zorunda kalmamak için, hastalığı kendisine bulaştırmaya çalışmış, kocasının kaşığıyla yemek yemiş, onun bardağıyla su içmişti. Ne ki, hastalık kendisine bulaşmamıştı.
Sayfa 139 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Başo Hanım, sarılıp bağrına bastı kızını. Üzüntüsünün nedenini gizlemek isteğiyle, "Anneler kimi zaman böyle ağlarlar yavrum," dedi. "Ağlamazlarsa yüreklerindeki ateş onları yakar, kül eder."
Sayfa 66 - Can YayınlarıKitabı okudu
208 syf.
·
Puan vermedi
Sıcacık saran bir kitap. Akşamüstü oturmasında çayın yarenliğinde yorgunluk attıran sohbetler gibi. Bedoş’un heyecanı, masumiyeti elle tutulabilecek kadar gerçekçi.
Bedoş
BedoşKemal Bilbaşar · Can Yayınları · 201551 okunma
208 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
1800 lü yılların sonun dan başlayıp Cumhuriyetin ilk yıllarına dek giden, bir ailenin yaşam süreci... Bu ailenin küçük kızı Bedia'nın yani Bedoş'un öğretmen olma tutkusundaki hedefe yönelme heyecanını anlatan kitap... Bu kitapta dikkatimi çeken hususlardan bahsetmek isterim: - Bir kere çok süslü akılda kalıcı ifadelerin olmadığı çok basit anlatımlı olması. - Bu basitlik içinde zaman zaman bilhassa Bedoş'un diyaloglarında çocuk kitabı havası estirdiğini hissettiriyor. - Kısmen de olsa, tarihsel süreç içinde dönemin önemli kesitlerinden bahsetmesi ama yüzeysel geçmiş olması. - O gün ki azınlıkların ve çocukların konuşmalarını çok güzel yansıtması. - Her bir şeyin şeker tadında, herkeslerin, hemen hemen her davranışı güzellik ve iyilik içinde olması. Hep mutlu sona ulaşacak ilişkiler olması. İyi okumalar dileği ile...
Bedoş
BedoşKemal Bilbaşar · Can Yayınları · 201551 okunma
Tanrı sevmediği kulunu ihtiyarlığında sefillikle süründürürdü. Eeee... düşmez kalmaz bir Allah! demişlerdi.
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
Ne deorsun Kumandarım? Yırtmamışsın, param parça etmişsindir Ezrail'in başına sardığı kefeni, açgıs yella ( gözüm çıksın!) Bundan böyle keyfine bak! Besiye yatıracağım seni.
Sayfa 122Kitabı okudu
Yeni elek! Nereye asayım seni? hesabı bu...
Sayfa 101Kitabı okudu
Eğer Tanrı merhametli olsa da duaları kabul etseydi, onca kadın Telli Baba'nın, ya da Denizabdal Dede'nin tüarbesine mum götürüp adak adarlar mıydı? Kasabanın evde kalmış kızına kocayı bile Telli Baba'nın gönderdiği söylemiyorlar mıydı komşu kadınlar?
Bedoş, Recebin anlattıklarını iri iri açmış gözlerle dinledi. Ne ki, bu sözlerde olasılık göremedi. Allah Baba Atpazarı'ndaki boş arsada, ayaklar üzerine çakılmış barakada torunuyla barınan, Arnavut aşçının çöp fıçısına döktüğü yemek artıklarıyla geçinen, Yunanistan göçmeni yırtık pırtık Hasan Dede'ye; cami cami dolaşıp kendisini fukaralıktan kurtarması için gözyaşlarıyla yakaran kimsesiz Ayşe bacıya bile acımazken, bu koca kafalı hödük oğlana mı acıyacaktı da, istediğini verecekti?
Reklam
Telefon toprak hattını onardık. Paşa'yı Ayastefanos Tayyare karargahıyla görüşmüştük Yüzbaşım! Mutfak talanından başkaca vukuatımız yoktur.
Tombalak aşçı: "Ni hikmetse, Paşa mutfağının yimekleri, esker kullarının bozından geçmiyor bi türlü." dedi.
Sayfa 56 - YAZKOKitabı okudu
Her şey savaşa ayak uydurmuştu işte. Şekerler eskiden küp biçimde iken şimdi kocaman birer gülle şeklini almıştı. Öyle sert idi ki , ancak pirinç havan eli vurmakla parçalanıyordu. Şekerler etrafa saçılıp ziyan olmasın diye, gülle biçimli şekeri, kaput bezinden torba içine koyup öyle tokmaklıyordu.
Sayfa 121 - Yazko YayınlarıKitabı okudu
Bayram ağa, beyaz ceketinin cebinden çıkardığı mendile fersiz gözlerinden boşanan yaşları silerek: "Demek ki ilk maaşını bana göndermiş Başo'nun uğurlu kızı, en karanlık günümde imdadıma koşmuş. Sanki bilirmiş dükkan kirasını veremediğimi, satmak için bir koyun bile alamadığımı. Hey Tanrım. Bense onu kız öğretmen okuluna yazdırdıklarını duyduğumda kıyametleri koparmış, ağızkaralara uyup: 'Helaları düşüklerle doluymuş o mektebin. Gül gibi temiz kızını oraya verip kötü mü edeceksin bacanak? Günderme kızını o mektebe, o ka söylerim sana,' diye bağırmıştım.Zamanı gelince işte Tanrı böyle utandır adamı. Kendi evlatlarımdan gürmediğimi Başo'nun kızından görürüm." diye dövündü.
Sayfa 216 - YazkoKitabı okudu
Leman'ın küçük Fethi'yi kıskanmasını önlemek için Başo hanım, yavrusunun her kundağını açışında, göstermeden avucuna bir karamela koyuyor: "Gel ablası, gel bak! Sana kardeşçiğin gene şeker getirmiş" diyordu. Leman kağıdını soyup şekeri ağzına atınca kardeşinin yanaklarını okşuyordu: "O cici kardeş, o tatlı kardeş! Bana sonra gene şeker getirecek misin?" diyordu. Bir hafta süreyle Fethi'nin her gün sabah akşam birer karamela getirmesi küçük Leman'da, kardeşinin bir şekerci dükkanı olabileceği sınısını uyandırdı. Bir gün Fethi'nin avucundan karamelayı alırken sordu: "Cici kaydeş! Senin dükkanın neyde? Söyle de ben gidip alayım şekeyleyi. Sen boşuna oyaya kaday yoyulma!" dedi.
Sayfa 177 - YazkoKitabı okudu
34 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.