Duaların sonunda amin demek, her konuda olduğu gibi şimdi de en doğru karar ve en uygun sonuç nedir, yalnız ve kesinlikle Allah bilir gerçeğine olan güveni belirtmek için kullanılır. Allaha güven aynı iman gibi akıldan ötedir. Akıl mantık almasa bile kabulleniştir. İnanmaktan daha üst kademe, güvenmektir. İnanmak zihinden kaynaklanır güvense yürekten doğar. Benim için neyin iyi olduğunu O benden daha iyi bilir. Olanları anlamayan benim. Ben sadece Söylediklerini yapacağım, zaman gelecek ve ben neler olup bittiğini, hangi şeyin neye sebep olduğunu dinleyeceğim. Yapacağız ve dinleyeceğiz yada işittik ve itaat edeceğiz. Emredilenleri sorgulamakla bir yere varışamayacağını çoktan anladım. Kimisine aklım yetti
Kimisine yetmedi. İspat istedim yanıt aradım, yanlış arzuladım fakat çoğu gerçek olmadı. O na inanmak yerine bir başka insana veya kendime mi inanayım? O na güvenmek bana istediklerimi versin ve ben mutlu olayım diye değildir, tam aksine, başıma her be gelirse gelsin, iyi veya iyi olduklarını anlamadığım hepsi, benim aslen gelişim ve tekamülüm için ihtiyacım olan demektir. Zamana yayılamayan kafam, henüz olanları olduğu gibi göremediği için, ancak belli bir süre geçtikten sonra geriye bakıp yorum yapabiliyor. Filmin sonunu görmeden Yönetmenin ne hazırladığını düşünmek, ihtimalleri kafadan geçirmek sonuca ulaşmak demek değildir. Kısıtlı bir beyin kapasitesiyle sınırsız bir olguyu anlamanın nafile çabasıdır.
"Üç tane dünyadan oluştuğumu fark ettim: İç dünyam, dış dünyam ve Öz'üm.
İç dünyam bütün duygu ve düşüncelerimi, hatıra, arzu ve isteklerimi barındıran benim içimde ve kendi algıladığım bir yerdir. Bana özgü, benim kontrolümde, hassas, kırılgan ve şeffaf bir ben bölgesidir.
Dış dünyamsa benim kendimi dışarıda olanlara nasıl aksettirdiğim, vücut dilim, davranış, konuşma ve hareketlerine bunların karşımdakiler tarafından nasıl algılandığı bir yer. Yani hem benim kendimi ortaya koyup ifade ettiğim hem de el âlemin beni kendi ruh halleri veya düşünce yapılarına, hayat tecrübelerine göre algıladıkları yer oluyor. Çoğu zaman, onların beni nasıl gördüğü, beni dışarıdan içeriye doğru etkiliyor. Ben izin verdiğimde dış dünya benim iç dünyama dokunabilir. Hem iyi hem de kötü yönde.
Öz'ümse, doğuştan benimle olan, içime üflenen nefes, ruhum. O'na ulaşılmanın yolu sadelik ve basitlikle, mütevazılıktan vazgeçmeden süreklilik arz etmek suretiyle olabiliyor.