Sevgili Defne Seidel’in şimdilik tek Türkçe romanı. Almanca yazdığı diğer iki kitabını da keyifle okudum.
Adı ve baskısında o kadar zerafet/naiflik var ki, içeriğiyle de o kadar uyumlu. Çok yumşacık, saf, ama mesajı gayet ciddi ve güncel.
İki kadın, biri genç diğeri bakıma muhtaç, yolları Berlin’de kesişiyor.
Biri bugünün temsilcisi, günlük telaşları, gençlik hayalleri ama sorumluluklarını bilen biri.
Jasmin Hanım, oteller zinciri Selim Serter’in Alzheimer hastası annesi.
Demet ise Berlin'de Türk ve Alman Alzheimer hastalarına hizmet veren bir bakımevinde çalışmaktadır.
Bir sonbaharda bu iki kadının birbiriyle karşılaşır, biri gönüllü yardım etmek için, diğeri unutmak istediği geçmişindeki sırdan kaçamaz.
İki kadının hayatında bir sır vardır, bir bilinmeyen diğeri hatırlanmak istenmeyen.
Hikayeler, hayatlar, aşklar ve iyilikler öyle güzel işlenip, ipler dağılıyor zannettiğiniz anda güzelce saç örgüsü kıvanında toplanıyor.
Sonbahar günlerinde içinizi ısıtacak içimize dokunan sıcacık bir hikaye. Roman Almanya’da geçiyor ve Berlin’deki Türklerin yaşamından kesitler sunup, toplumumuzun kadın erkek ilişkilerine bakışı da sorgulanıyor.
Yazar yaşadığı şehri eserlerinde öyle bir tarif ediyor ki, hiç gitmemiş dahi olsanız, şehri, sokakları, parkları gözünüzde canlandırabiliyorsunuz.