Dünyanın yazgısıyla ilgilenen bir bireyin, şu ya da bu yoldan politikaya girmesi gerektiği açıktı. Öte yandan, bir siyasal parti üyeliği, er ya da geç, kesinlikle dogmatizme götürüyor ve böylece doğrunun nesnel araştırılmasıyla çatışıyordu.
Savaşları önlemenin tek yolu, bütün ülkelerde eşit biçimde öğretilen ortak bir uygarlık ülküsü uğruna, dar-düşünceli ve bağnaz ulusçuluğun bırakılmasıdır.
Öğrendiğimiz her şey bize sözcüklerle gelir. Eğer sözcükler herhangi bir durumda yanlış kullanılırlarsa, o zaman anlatımını üstlendikleri anlam tümüyle çarpılır ve sonuç olarak biz dünyanın yanlış bir betisi ni ediniriz.. Demek ki düşünceyle varlık arasındaki uyum, sözcüklerin doğru kullanılışına bağlıdır.
"dünyanın en büyük problemi, akılsız ve fanatik kişilerin kendilerinden son derece emin olması, buna karşılık zeki insanların sürekli şüpheler içinde olmasıdır."