Beyaz Geceler kitaplarını, Beyaz Geceler sözleri ve alıntılarını, Beyaz Geceler yazarlarını, Beyaz Geceler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Saatin sarkacı habire vuruyor, duygusuz soğuk soğuk...Saat gecenin 2'si. İskarpinleri yatağının ucunda duruyor, giymesi için onu bekliyor.
Sahi yarın onu götürdüklerinde ben ne yapacağım ?
Hesabımdaki ilk inceleme( biraz geç olsa da) Dostoyevski ile gelsin. Dostoyevski okumayı çok seven biri olarak Beyaz Geceler'i tekrar okumaya karar verdim. Akıcılığı sayesinde 3 günde bitirdim ve iyi ki de tekrar okumuşum. Daha çok karamsar kişiliğiyle ön plana çıkan ve bunu eserlerine yansıtan Dostoyevski bu eserde romantik ve hayalperest bir çizgide yazmış. Ana karakterimiz, kendisi gibi yalnız olan Nastenka ile tanışır ve birlikte geçirdikleri 4 beyaz gecede, Petersburg'da, hayallerini paylaşırlar. Sevdiği adamı bekleyen Nastenka, her ne kadar ana karakterle güzel zamanlar geçirse de, kitabın sonunda sevgilisine geri döner. Ana karaktere umut verip daha sonra onu terk ettiği için Nastenka'ya kızgınım:) Ayrıca ana karakterimizin adını bilmeyi de isterdim:) Bunlara rağmen kesinlikle Beyaz Geceler okunmaya değer.
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Ezr Yayıncılık · 201774bin okunma
Ama beni kahredişini unutmamak Nastyenka! Senin o berrak, lekesiz mutluluğuna kara bir bulut gölgesi düşürmek; duyduğum acıdan yakınarak yüreğine dert olmak, onu gizli pişmanlıklarla sızlatmak, en mutlu anlarda bile bir parça üzüntüyle çarpmasına neden olmak; onunla kol kola rahibin huzuruna yürürken o kapkara buklelerine tutturduğun narin çiçeklerin bir tanesini bile kırma ihtimali... Ah, asla, asla! Senin göğün hep berrak olsun, tatlı gülüşündeki ışıltı ve dinginlik hiç eksilmesin; bir başka yalnız, minnettar yüreğe bahşettiğin o bir anlık mutluluk ve neşe için talihin hep açık olsun!
Tanrım! Bir anlık mutluluk! Koskoca bir ömürde az şey mi...
- ... Tabii o zaman soruyorsun kendine: Nerede şimdi o hayallerin? Kafanı iki yana sallayıp, "Yıllar nasıl da uçup gidiyor!" diyorsun. Yine soruyorsun: Nasıl geçirdin o yıllarını? En güzel zamanlarını nereye gömdün? O yılları yaşadın mı yaşamadın mı?
Bak dostum, diyorsun kendine, bak artık toprak soğumaya başladı. Birkaç yıl daha geçecek ve sonra koltuk değneklerine dayanmış titreyen ihtiyarlık, ondan sonraysa sefalet ve terk edilmişlik gelecek. O düşler dünyası beyazla örtülecek, donacak, hayallerin solacak ve sararmış yapraklar gibi düşüp gidecek... Ah Nastyenka! Yalnız kalmak, tamamen tek başına kalmak ve hayıflanacak bir şey bile bulamamak ne kadar boğucu... hiçbir şeye benzemez, hiçbir şeye ... Çünkü elinden kayıp gidenler, bütün o yitirdiklerin aslında bir hiçlikten ibaret, saçma, yusyuvarlak bir sıfır, yalnızca ve yalnızca kafandaki hayaller!