Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Erkeksi Kadınlar - Kadınsı Erkekler

Beyin ve Cinsiyet

Anne Moir

Beyin ve Cinsiyet Sözleri ve Alıntıları

Beyin ve Cinsiyet sözleri ve alıntılarını, Beyin ve Cinsiyet kitap alıntılarını, Beyin ve Cinsiyet en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ana rahminde kimyasal dengenin değişmesi, annenin gebelik esnasında bazı ilaçları kullanması beynin oluşumunu etkilediği gibi, çocuğun ilerideki cinsel tercihini de belirliyor.
Bir erkek fare doğduğu anda beyninin gelişmişlik düzeyi yedi haftalık cenin düzeyinde oluyor. Eğer erkek fare bu aşamada hadım edilirse, üreyememekle birlikte, ilerde tam anlamıyla dişi fareye dönüşüyor, en azından beyni öyle sanıyor. Yetişkinlik döneminde erkek farelere göre çok daha az saldırgan oluyor. Dişi­ler gibi kolay ilişki kuruyor. Yavru fareleri aynen bir dişi fare gibi yalıyor.
Reklam
Fareleri genellikle kimse sevmez. Oysa paha biçilmez bir değerleri vardır ve bu nedenle de vazgeçilemez deney hayvanıdır­lar. Fareler de bizler gibi genlere, hormonlara ve merkezi sinir sistemine sahipler. Ama bir farklılıkları var: beyinleri ancak doğumlarından sonraki dönemde tam gelişme evresine ulaşıyor. Bu nedenle farelerde beynin gelişme evrelerini izleme, hatta bu süreçlere müdahale etme şansına da sahibiz.
Erkekler ve kadınlar sözün gerçek anlamıyla farklı şekilde görüyorlar dünyayı. Karanlıkta kadınlar erkeklere göre çok daha iyi görebiliyorlar. Kadınların gözleri renk sprektrumunda kırmı­zıya daha hassaslar. Yani erkeklere göre kırmızının daha fazla tonunu ayırabiliyorlar. Görsel hatırlama yetenekleri daha geliş­kin. Parlak ışıklarda ise erkekler daha iyi görebiliyorlar. Erkeklerin hakikaten "at gözlükleriyle" düyaya baktıklarını da biliyoruz. Görme açıları daha dar. Bir borudan düyaya bakar gibiler. Ama buna karşın daha derin görebiliyor, perspektifleri daha iyi algıla­yabiliyorlar. Kadınlar ise daha geniş bir alanı yakalayabiliyor, çünkü gözlerindeki retina tabakasında daha fazla çubuksu oluşu­ma sahipler.
Erkekler ve kadınların davranışları arasındaki en önemli farklılık erkeklerde doğal, içsel bir saldırganlığın varolmasıdır. Aslında bu özellik tarih içinde neden erkeklerin egemenlik sağladığına da açıklama getirir. Saldırganlık erkeklerin daha sonra öğrendikleri bir özellik ya da farklı cinsiyetler arasında süren mücadelede kullanılan bir taktik değildir. Oğlan çocuklar, saldırganca davranmaları konusunda eğitilmezler, hatta tam tersine, anne ve babalan tarafından yabanıl davranmamaları konusunda eğitilirler. Ama bu çaba boşunadır. Farklı cinsiyetler arasında farklılıklar olduğunu kabul etmek istemeyen araştırmacılar bile saldırganlığın erkeklere ait bir özellik olduğunu teslim eder ve toplumsal özelliğinin bu cinsiyete ait olarak etkisini gösterdiğini kabul ederler. H. H. Monro'nun anlattığı küçük hikaye son derece ilginçtir: evlatlarının doğal saldırganlığını önlemek isteyen aydın bir anne baba çocuklarına kurşun asker yerine kurşun devlet adamları ve kurşun öğretmenler alırlar. Böylece çocuklarının barışçı bir ortam içinde büyüyeceğini düşünen anne baba bir gün çocuklarının odasını gizlice gözlediklerinde, biricik evlatlarının kurşun devlet adamlarını bir tarafa, kurşun öğretmenlerini diğer tarafa dizip, mutluluk içinde onlar arasında savaş oyunu oynadığını hayretle görürler. Anne ve baba bunun üzerine çocuğun doğal yapısı nedeniyle şu an neyse, veya gelecekte nasıl olacaksa, onu değiştirmeye çalışmanın beyhude bir çaba olduğunu kabul ederler.
Karşı cinsler arasındaki farklılıkları konu alan ilk sistemli deneyler 1882'de Londra'daki South Kensington Müzesi çalışanlarından Francis Gatton tarafından gerçekleştirildi. Tespitleri, karşı cinsler arasındaki önemli farklılıkları içeriyordu: erkekler daha güçlü bir şekilde elleriyle kavrayabiliyorlardı. Yüksek seslere karşı daha hassastılar. Zor koşullar altında da çalışabiliyorlardı. Kadınlar ise acılara ve ağrılara karşı daha hassastılar. On yıl sonra Birleşik Amerika'da kadınların işitme yeteneklerinin erkeklere göre daha gelişmiş olduğu tespit edildi. Kadınların günlük yaşamda kullandıkları kelimelerin sayısı erkeklerden daha çoktu. Kadınlar mavi rengi kırmızıya göre daha çok tercih ediyorlardı. Erkekler ise kırmızıyı tercih ediyorlar, kelime haznelerini daha cüretkar kullanabiliyorlar, soyut düşünceye ve soyutlamaya meyil gösteriyorlardı. Kadınlar ise somut, iyice çerçevesi çizilmiş sorunlar karşısında kendilerini daha rahat hissediyorlardı.
Reklam
Her şey zeka testleriyle başladı. Araştırmacılar şöyle bir durumla karşılaştılar: ele alınan yeteneklerin bir kısmında sürekli bir cinsiyet, diğer grubunda ise sürekli diğer cinsiyet avantajlı görünüyordu. Bu durum bilim adamlarını kızdırıyordu, çünkü zeka ölçümlerinin tam olarak gerçekleşmesinin önünde bir engel oluşturuyordu. Bugün kullanılan en yaygın zeka testlerinin hazırlayıcısı olan Amerikan Dr. D. Wechsler ellili yıllarda kullandığı testler arasında otuz kadarının kadınları ya da erkekleri "diskrimine ettiğini" fark etti. Bu terimi kullanmasının da gösterdiği gibi, Wechsler karşı cinslerin birbirinden farklı puanlar aldığı bu ölçümlerde hata kaynağı olarak kendi testlerini gördü. Wechsler'in bu olumsuzluğu etkisizleştirmek için kullandığı yöntemlerden biri de erkeklere ve kadınlara uygulandığında birbirinden çok farklı sonuçlar veren bu testleri kullanmamak oldu. Ama hala tam anlamıyla "karşı cinslere göre tarafsız" sonuç alamıyordu. Bunun üzerine Wechsler karşı cinslerde yaklaşık olarak eşit sonuçlar alabilmek için "erkekler için uyarlanmış" ya da "kadınlar için uyarlanmış" testler hazırlamaya başladı. Bilim için oldukça tuhaf bir yöntem öyle değil mi? Eğer sonuçlar hoşunuza gitmediyse, verileri yeni baştan ele alıp, onları istediğiniz sonuçlar çıkıncaya kadar değiştirebilirsiniz!
Kadınların işitme yetenekleri de daha gelişkin. Kıyaslamalı araştırmalar kadınların seslere karşı daha hassas olduklarını ortaya koyuyor. Musluktan suyun damlaması kadını yataktan kaldır­maya yeterken, erkek bu sese uyanmıyor bile. Belirli bir şarkının ezgisini doğru mırıldanan kadınların sayısı erkeklere göre altı kat daha fazla. Kadınlar sesin tonunundaki çok minik değişiklik­leri bile algılayabiliyorlar. Herhalde kadınların erkek arkadaşla­rına sık sık sordukları "şimdi benle niye sesini yükselterek konuşuyorsun?" serzenişinin ardındaki neden de bu hassaslık olsa gerek.
Cisimler veya teorik konular söz konusuysa erkekler belli bir üstünlük sahibiler. Kadınlar ise beyin yapıları nedeniyle her türlü uyarıya daha duyarlılar. İfade etmekle ilgili testleri kadınlar daha kolay çözüyorlar. Yapısı nedeniyle ·kadın beyni verileri daha geniş bir alandan daha kolay topluyor, daha kolayca birbirine bağ­lıyor. Kadınlar beyin yapılan nedeniyle insani ilişkileri daha rahatça kuruyor, komünikasyonda daha başarılı oluyorlar. Kadın­larda beynin bu avantajlı özellikleri toplumsal ve kültürel etkiler nedeniyle süreç içinde daha da gelişmiş olabilir, ama bu özelliklerin kadınların doğumlarıyla birlikte sahip oldukları özellikler olarak tanımlayabiliriz. Bu alandaki farklılıklar doğumdan sonraki ilk birkaç saat içinde bile belirgin hale geliyor. Kız bebekler çevrelerindeki insanlara ve yüzlere karşı daha çok ilgi gösteriyorlar. Erkek bebekler cisimlerle yetiniyorlar.
Geri16
102 öğeden 91 ile 102 arasındakiler gösteriliyor.