“Ne yaptığımı merak mı ediyorsun? Doğrusunu istersen, ben de öyle. Görünüşe bakılırsa güneş doğuyor, güneş ışıyor, akşamlar birbirini izliyor ve uykuya dalıyorum. Ne yapmıştım, ne yapıyorum, ne yapacağım. Bütün bunlar aklımı karıştırıyor ve beni hayrete düşürüyor. Hiç, yaprak olup güz vakti ağacından düşüp de büsbütün aklın karıştı mı?”
Onlara göre yaşam, bir insana vakfedilen, kontrol edilemeyen, bir yararlanma hakkı, kaçınılmaz bir şeydi. İntihar, olanaksız bir şeydi ve ölüm için kederlenmeye gerek yoktu.