Yaşamak, her an yeniden başlayan barış ve dengeyi, gerilimler ve doyumsuzlukları sürekli olarak duyumsamaktır. Yaşamak, organizma ile doğa, arzularımızla gerçeklik arasındaki nazik dengeyi sürdürmektir.
Örneğin evinin anahtarlarını sürekli yitiren kadın, bilincinde olmadan, böyle bir başarısız edimle sadakatsizlik arzunu simgesel olarak dile getiriyor; bu kadın dilini, aynı zamanda baskının, kaçmanın ve özgürlüğün simgesi olan anahtarla anlatıyor; bu simge kadının aynı zamanda reddettiği evin ve özgürlüğün simgesidir.
bir düşünceye ya da bilimsel bir çalışmaya saldırmak ya da onu yadsımak, anlamaktan çok daha kolaydır, özellikle de kendi saldırganlık tepkilerini doyurmak isteyenler için.