Ben yaşadığım sürece, sen bu çığlığı duymayacaksın. Yalnızca eğer ben öldüysem, benim vasiyetim olarak alacaksın, seni herşeyden çok seven ama senin tarafından hiç tanınmayan, seni daima bekleyen ama senin hiç çağırmadığın birinden kalan vasiyet.
Beni hiç ama hiç tanımayan, suyun yanından geçer gibi benim yanımdan gelip geçen, bir taşın üzerine basar gibi üzerime basan, hep giden, gitmeye devam eden ve beni sonsuz bir bekleyişin içinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
...benim için sen kimsin ki? Beni hiç ama hiç tanımayan, suyun yanından geçer gibi benim yanımdan geçip giden, bir taşın üzerine basar gibi benim üzerime basan, hep giden, gitmeye devam eden ve beni sonsuz bir bekleyişin ortasında bırakan sen kimsin ki benim için?
Şimdi artık dünya üzerinde bir tek sen varsın, yalnızca sen, benimle ilgili hiçbir şey bilmeyen sen, tamamen habersizi oynayan, herkesle ve her şeyle dalga geçen sen... Sadece beni hiç tanımayan ama benim hep sevdiğim sen.
Ben bütün o zamanlarda yalnızca sende yaşadım. Senin bütün kitaplarını aldım, adın gazeteye ne zaman çıksa, o gün benim için bayram günü olurdu. Kitaplarının her satırını ezberleyecek kadar çok sık okuduğuma inanabilir misin?