Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilişsel Yas Terapisi Bir Yakınını Yitirdikten Sonra Yaşamın Anlamını Yeniden Yapılandırma

Bilişsel Yas Terapisi

Ruth Malkinson

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Genel olarak kurumsal dayanağı her ne olursa olsun yas terapisinin amacı yası normalleştirmek tanımak ve hastaya yas sürecinin öğeleri ve olası sonuçları  konusunda bilgi vermek, kayıp yaşayan kişinin ayrıca sonsuza dek değişem yaşamında yas sürecine (acı çekerek de  olsa) uyum sağlamasını kolaylaştırmaktır.
Bir aile üyesini yitirmenin yankıları çoktur. Her bir üyenin yaşantısı aileyi, bütün bir ailenin yaşantısı kadar etkiler: Birey ve aile birbiriyle bağlı ve ilişkilidir. Ölen kişiyle süregiden bağların yankıları, ailenin bakış açısından, zaman içinde yoğunluğu ve yüksekliği değişebilen ancak hiçbir zaman susmayan sesler olarak duyulur. Bu sesler oradadır ve ailenin her bir üyesi ve bir birim olarak aile ölen kişiyle bağlarını yaşatmayı sürdürdükçe de orada kalacaktır. Ölüm insan yaşamımda  kaçınılmaz bir olay, dolayısıyla da profesyonellerin hem kendi yaşamlarında hem de hastalarının yaşamlarında başa çıkmak zorunda oldukları bir olaydır. Tıp devrimi ölümü arka bahçesine gömmüştür ve çağdaş toplumda ölümden kaçınmak genel bir eğitim haline gelmiştir. (Fieffel, 1987)
Reklam
"Bence terapi sonucunda elde ettiğim anlamlı bir kazanım, kaybın acısından korkmamayı ve sürekli bir özlem içinde yaşamayı öğrenmiş olmamdı. " - Uzun süren bir hastalığın ardından eşini yitiren bir kadın-
Yasta acı kaçınılmaz olsa da, aynı zamanda terapinin ancak kayıp yaşayan kişi acılarından kurtulup iyileştiği zaman başarılı olduğu yönündeki beklenti ile ilgili akılcı olmayan düşüncelerin de kaynağıdır. Terapistler bu beklentiyi yerine getirememelerinin "Hastanın acısını dindiremedim, bu yüzden başarısız oldum. `diye yorumlarla. Burada iki hatalı düşünce görünmektedir biri terapistin başarısız olduğu düşüncesi ve diğeri de yasın  Acısız geçmesi gerektiği düşüncesidir. Bu, kayıp yaşayan kişinin rahatsızlık yaşantısının akılcı olmayan bir değerlendirmesini. Terapistler olarak insanların acısını hafifletmek isteriz çünkü insanların acı çektiğini görmek bize acı verir ve bu yüzden o acıyı iyileştirmeye çalışırız. Bir bireyin acı çektiğini görmek bizi rahatsız ve huzursuz eder ve ilk tepkimiz o acıyı azaltmaya yardım etmeye çalışmaktır. Yas durumunda ise bu olanaksızdır çünkü  acı yasın içinde gömüldür ve yasin bir parçası olarak kalacaktır. Bowly  (1980) çaresizlik sorununu ele almıştır: 'Sevdiğin birini yitirmek bir insanın yaşayabileceği en yoğun acılardan biridir; olayı yaşamak kadar onlara tanık olmak da acı verir ve bunun nedeni yardım etme gücümüzün olmamasıdır. " (s. 7) Gerek insan olarak gerekse Terapist olarak insanlara yardım etme yeteneğimizin sınırlı olduğunu ve bu konudaki zayıf veya tersiz yönlerimizi kabul etmemiz önemlidir.
Bilişsel bir bakış açısından terapistin kayıp yaşayan kişiye yardım etme İsteği (akılcı bir düşünce) güçlü bir gereksinime (akılcı olmayan bir düşünce) dönüştüğü zaman bir engel haline gelebilir.
Terapi sırasında amaç acı yaşantısından kaçınmak değil onu azaltmaktır. İlginç bir biçimde acıya dayanamama korkusunu iyileştirmenin yolu acıyı yaşamaktır. Kaçınma döngüsünün "acı çekmemeyi" sağlamak yerine acıyı artırabileceği kendisine açıklandığında hasta işlev görmeyen değerlendirmesine ilişkin bilgi sahibi olur...  ve bu değerlendirmeye uyum sağlamayı destekleyen düşünce biçimine dönüştürebilir.
Reklam
Akılcı olmayan düşüncenin çökkünlük duygularını arttırma eğiliminde olmasının yanısıra, kişinin travmatik ölçüde çökkün duyguları da akılcı olmayan düşünceleri doğurur.
Sayfa 102Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.