En Beğenilen Bir Ankara Ailesinin Öyküsü Gönderileri
En Beğenilen Bir Ankara Ailesinin Öyküsü kitaplarını, en beğenilen Bir Ankara Ailesinin Öyküsü sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Bir Ankara Ailesinin Öyküsü yazarlarını, en beğenilen Bir Ankara Ailesinin Öyküsü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Al Türk’ü vur turpa; gene yazık o turpa!” deyip gülüşürdü kimi sözde “büyükler”. Onlara göre Araplar “kavmül necip” (soylu millet) biz Türkler ise “bila idrak”(!) yani idrakten, anlayıştan yoksun insanlardık!
Orhan Karaveli, ailesinin hikâyesi üzerinden bir kentin ve bir cumhuriyetin oluşma serüvenini anlatıyor."Ankara adı 'gemi çapası' anlamındaki 'anchor'dan değil Rusya'da Baykal Gölü kıyısındaki 'Ankara' kentinden gelmiştir. Ankara'mızın kurtuluş mücadelesi tarihimizde en aziz bir yeri, Ankaralılar'ın da ayrı bir şeref payı vardır. Benim gönlümde ise bambaşka bir yerleri!.." -Mustafa Kemal Atatürk-Yunanistan Başbakanı Venizelos öneriyor:"... Nobel Barış Ödülü Mustafa Kemal Atatürk'e verilmelidir..."Mehmet Akif "İstiklal Marşı"nı ilk kez Ankaralı bir genç kıza okudu..."Sarı Paşa" kente gelinceye kadar Ankara'da çokları Türk olduklarını bilmezdi...
Yine lisede okuduğum 7-8 yıl önce Orhan karaveliyle tanışmam bu sayede oldu, Ankara'da yaşayanlar eski Ankarayı daha bir güzel anlatım ve otobiyografi ile biyografi(ailesinin yorumları) ile gayet başarılı bir yapıt okumanızı tavsiye ederim....
– Oğlum, biz eskiden “Türk” olduğumuzu pek bilmezdik! demişti.
– Anlamadım.
– Evet, bilmezdik! Biz Ankaralıların çoğunluğu “Müslüman”dı. Bir de azınlık “gayrimüslimler” vardı. Onlardan, yeri geldikçe, “Yahudi”, “Ermeni”, “Rum” diye söz edilirdi de bizlerden kimse “Türk” diye bahsetmezdi. Sadece “Müslüman”, biraz da “Osmanlı”ydık. “Türk” sözü ise hemen hiç geçmezdi. Okullarda bile geçmezdi. Biz de tabii “Türk” olduğumuzu pek bilmezdik. Ancak, Mustafa Kemal Ankara’ya geldikten sonra Müslümanlığımızın sadece dinimiz olduğunu, ayrıca bir de milliyetimiz bulunduğunu fark ettik!..
Bu ülkeyi devlete yük olan emekliler değil, çalışıp ekonomiye katkıda bulunanlar kurtarabilir. Ben kendi hesabıma hiç emekli olmayacağım ve ‘kılıç elde’ ölünceye kadar çalışacağım!
– İstiklal İlkokulu’nun mutlu çocukları, diyor. Sizleri tanımak beni çok sevindirdi. Şimdi bana söz verin: Çok çalışacaksınız. İyi ve başarılı yurttaşlar olacaksınız. Söz mü?
– Söz.
Türkler askere gidip çoğu geri dönmezken gayrimüslimler Türk çoğunluktan kazandıkları paranın küçük bir kısmını ‘bedel’ diye devlete verip askere gitmezlerdi.
Türklüğümüzle mutluyduk. Üstelik doğruyduk ve çalışkandık...
“Yasamız, büyüklerimizi saymak, küçüklerimizi korumak”tı. “Varlığımız Türk varlığına armağan olsun”du. Buna, kadın erkek, genç yaşlı içtenlikle inanan insanlardık.