Dön sık sık ve sar beni,
sevgili duygu, dön ve sar -
bedenin anıları canlanınca,
ve o eski istek kanı tutuşturunca:
dudaklarla ten hatırlayıp
eller birbirine değiyormuş gibi olunca
Düşünmeden, acımadan, aldırmadan
yüksek duvarlar örmüşler dört yanıma.
Şimdi umarsızlık içinde oturuyorum burada,
bir düşüncem yok aklımı kemiren bu yazgıdan başka
"Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim," dedin,
"bundan daha iyi bir şehir bulunur elbet."
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya:
- bir ceset gibi - gömülü kalbim.
Dizginlemedim kendimi. Aldım başımı gittim.
gittim ışıltılı geceye:
o yarı gerçek ve kafamda
yarı belirlenmiş zevklere.
Ve başdöndürücü şaraplar içtim
şehvetle kucaklaşmaktan
korkmayanların içtiği
Rezil etme hayatını onu her yere sürükleyip
ilişkilerin ve alışverişlerin
gündelik budalalıklarında
onu öyle sergileyerek
sana sıkıcı bir yük oluncaya dek.
Sana dönüyorum, ey Şiir sanatı,
merhemlerden az çok anlayan,
düşlerle, sözcüklerle avutmasını bilen.
Korkunç bir hançerin yarası
Getir merhemlerini, ey Şiir sanatı,
hiç değilse bir süre sızıları dindiren.