Bilişsel sürece konu olan herhangi bir verili önerme aksinin düşünülmemesi durumunda bilgi, aksinin düşünülebilmesi durumunda kanıdır. Birincisinin alanı felsefe ikincisinin ise tarihtir. Yine burada birincisinin ölçütü yanılmazlık ikincisinin ölçütü ise yanılabilirliktir.
Dolayısıyla Descartes programının olumlu yanı olumsuz yanından daha önemlidir: Buna göre, herhangi bir inanç, ancak açık ve seçik fikirlere dayandırıldığı takdirde bilgi değeri kazanabilir ki bunu sağlayacak tek araç da iradedir.
Öyle sanıyorum ki artık felsefenin ne olduğunu söyleyebiliriz: Felsefe, ilkeler ilimidir; bir etkinlik olarak ise ilkeleri arama ve bunlar dışındakilerin (olumsal alan) de söz konusu ilkelere uygun olup olmadığını sorgulamaktır.
- " (…) Maturana’ya göre bizim gördüğümüz (idrak ettiğimiz) dünya ya da bize eşit derecede aynı görünen dünya, dünyanın kendisi değil de yalnızca bizim tasavvur ettiğimiz ya da tasarladığımız bir “dünya” dır…"
Bilgi nedir? Peşin olarak söylemeliyim ki bilgi,en azından özelde epistemologların,genelde ise bu zümre dışındaki kimselerin bilgi olarak adlandırdığı şey değildir.Bu reddiyemi iki gerekçeye dayandırıyorum.Bilgi denilen bilişsel ürün,ne herhangi bir nitelik kabul edilebilir ne de bölünebilir.