Leydi Calpurnia kısaca Callie, o kadar ben kiiiii bayıldım bayıldım kendisine. Bayadır historical okumamıştım ve çok özlemişim. Zaten üstüne kitap siparişi verdim hemen.
Calpurnia, 28 yaşında tabi yaşadığı dönemin şartlarında evde kalmış, sosyete balolarında doğru düzgün bir talibi olmamış, insanların güzellik anlayışına (kilolu ya da sade gibi) çok uymadığını düşünen aslında ona böyle düşündürülen canım Callie, kız kardeşinin nişanında onun adına çok sevinirken akrabalarından duyduğu laflara da bir yandan çok üzülür. Onlardan kaçayım diye gittiği kütüphanede de erkek kardeşiyle dertleşir ve konu ilginç bir yere gelir.
Madem Calllie, evde kalmış kız kurusu, madem kimse onu beğenmiyor o da kadınların yapamadığı, cesaret edemediği, itibarını düşünmek zorunda kalmadığı, erkeklerin her yere girip çıktığı ama kadınların sadece oturup çay içip, örgü ördüğü bir durumu kabul etmek istemeyerek 9 maddelik bir liste hazırlar. Listede eskrim yapmak, bacaklarını ayırıp ata binmek, düelloya katılmak, meyhaneye gidip viski ve puro içmek, onu birinin gerçekten güzel görmesini istemek gibi maddelerin yanında ilk sırada da birini öpmek var. Tabi öpeceği kişi belli, on yıl öncesinden görüp bir türlü unutamadığı Ralston Markisi Gabriel. Cesaretini toplayıp markinin evine sırf onu öpmek için gittiğinde de, zaten tatlı hikayeleri başlar.
Herkesin dilinde olan, çapkınlığıyla bilinen Gabriel'in değişimini, Callie'nin güzel aşkını, listesinden hiç vazgeçmeyişini, korkusunu ama başardığında da yaşadığı mutluluğu okumak inanilmaz keyifliydi. Türü çok seviyorum. İyiki okudum.