Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Çerkes Prensesinin Harem Hatıraları

Leyla Açba

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Hizmet ettikleri zaman boyunca kızlar vazifelerinin derecelerine göre maaş alırlardı. Her ay başında atlas keseler içinde gelen bu altınlar, hanımların dairesinde muhafaza edilmezdi, zaten sarayın içinde her türlü ihtiyaçları karşılandığı için bu altınları harcayacak yerleri de yoktu. Bu yüzden keseler, bu görevle meşgul olan kalfaya verilir, bu hanım da verilen keseyi alıp maaş alan tüm saraylıların altınlarının muhafaza edildiği dairedeki kutusunun içine koyardı. Eğer bir gün kalfa saraydan ayrılmak isterse, biriken maaşı ve kendisine ihsan edilen hediyeler verilir ve küçük bir törenle uğurlanırdı.
Sayfa 90 - L&M YayınlarıKitabı okudu
"Ahh kader, kimini şan şöhret, kimini açlık ve sefalet içinde yaşatırken kimini de ayrılık ıstırabı ile kahrediyorsun."
Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İzmir'in İşgali ve Mustafa Kemal Paşa
İzmir 15 Mayıs 1919 tarihinde işgal edildi. Bu işgal pek kanlı ve zalimane olup Müslüman ahali katledilmiştir. Tabii bu haber saraya tebliğ edilince Zat-ı Şahane çok ağlamış ve derhal Nevvare Hanım'ın dairesine giderek ona: --Bugün gene çok kan kaybettik, deyip kanepenin üzerinde yığılıp kalmış. Nevvare Hanım yanı başına koşup: -Efendimiz, biraz
Sayfa 412Kitabı okudu
Bilahare çay servisi yapıldı. O sırada Abdülkadir Bey bana “Evladım Abhazca biliyor musunuz? ” diye sual edince ben de yalnız birkaç kelime bildiğimi itiraf ettim ve çok utandım, zira Abhazca benim esas lisanımdı fakat bu lisan hakkında pek az malumat sahibi idim. Abdülkadir Bey bu cevabıma bir iç çekip "Vah vah” dedi ve devam etti "Şimdikiler ne abhazca biliyor ne de bu hususta tahsil görmek istiyor, zaten işittiniz mi bilmem amma pek yakın bir vakitte yalnız Türkçe konuşulması hakkında kanunname münteşir olunacakmış, o zaman vay halimize” Biz hanımlar şaşkın halde birbirimizin yüzüne baktık. Bu memlekette muhtelif milletlerden insanlar yaşıyordu, cümlesi de bu topraklama evladı idi, fakat herkesin kendi lisanı ve tarihi vardı. Osmanlı bu milletlere daima hürmet etmişti, böyle bir kanunname memleketteki huzuru ve karındaşlığı yok ederdi. Müteessir olarak “Allah muhafaza, efendim” dedim. Abdülkadir Bey tebessüm ederek başını salladı ve gene bir iç çekti.
Sayfa 493Kitabı okudu
Tuhaf bir haldir ki Şefkat nişanı Osmanlı tebaasındaki kadınlardan ziyade ecnebilere ita olunurdu.Misal Dersaadet'te mukim sefirlerin, ecnebi tüccarların zevcelerine ve her ne maksatla payitahta gelmiş ecnebi kadınlara ita olunurdu. Osmanlı kadınına ise daha az ita olunmuştur. Zira Osmanlı kadını çalışmıyor, îstidatlarını meydana çıkaracak hiçbir faaliyette bulunmuyordu. Zaten kanunen böyle bir şeyi yapmak için hürriyeti çok azdı. Osmanlı kadınının nişan sahibesi olabilmek için ya bir paşa yahut bir bey hanımı olması lazımdı.Velhasıl gene hanım kendisi için değil, falanca paşanın veya beyin haremi olduğu için iltifata mazhar oluyordu. Misal ecnebi kadınları arasında muhacirin hicretlerinde fevkalade hizmet etmiş Madame Fernandez veya nota muallimelerinden Madame Virjinya'nın yalnız hizmetlerinden dolayı ita olunan Şefkat nişanlarını fevkalade bir gururla taşıdıklarını işitmiştim. Bizim Osmanlı hanımları ise kendi aralarında birinci rütbeye haiz olabilmek için rekabet dahi ediyorlardı. Ben bazı zamanlar işittiğim hadiselere gülüyordum.
Sayfa 181 - undefinedKitabı okudu
Damad Ferid Paşa
İktidar her zaman için tatlı mıdır acaba? O makama gelen kişiler nü! kızlarından istifade etmekten hoşlanırlar mı? Makamlarından vazgeçemezler mi ? Sual üzerine sual. Her insan farklı olduğu gibi iktidar sahibinin hali de bu suretle başkadır. Misal bu hal Damad Ferid Paşa'nın fevkalade hissiyatını okşuyordu, kendini adeta bir hükümdar gibi hissediyordu. Vaktiyle Sultan Hamid pek kabiliyetsiz ve vasıfsız olduğunu anlamış ve Baltalimanı'ndaki sarayına kapattırmıştı, ama şimdi kayınbiraderi Sultan Vahideddin Han'ın sadrazamı olmuştu. Niçin? Şayet bu kadar malumatsız ve vasıfsız idi de niçin bu mühim makama getirtildi? Niçin devletimizin en bedbaht, en zayıf, en kudretsiz gününde böyle bir adam sadrazam yapıldı? Oysa bu vakitte bütün sözler, bütün hareketler, bütün imzalar devletimizin ve milletimizin akıbetini belirliyordu. Bu halde niçin Ferid Paşa sadrazam oldu? Çünkü Mediha Sultan'ın zevci idi. Ne kadar basit bir cevap değil mi? Şimdi aradan seneler geçti ve ben maziye baktığım vakit hadiselere başka bir gözle bakıyor ve daha iyi idrak ediyorum. O zamanlar felaketler ardı ardına geldiği için “Niçin şu şöyle de böyle değil" deme fırsatımız yoktu. Şimdi hadiselere sükunetle bakabiliyorum.
Sayfa 409Kitabı okudu
Reklam
İstanbul'un işgali
İngilizler vapurdan inip karaya çıktıkları vakit ecnebi halk sevinç gözyaşları arasında, fevkalade bir karşılama merasimi ile düşmanı İstanbul'da "hoşgeldin" ediyordu. Muhtelif itilaf devletlerinin bayrakları ile caddeler donatılmış, bandolar mezkur devletin marşını çalıyor ahali de büyük bir coşkuyla bağırıyor ve ellerinde tuttukları ufak İngiliz ve diğer ihtilaf devletlerinin bayraklarını sallıyorlardı. Tabii bütün bu hadise İslam ahalisini fevkalade tahkir ediyor, fakat milletin eli kolu bağlı olduğu için yalnız seyirci kalıyordu. Bandoların çaldığı marşlar efendimizin dairesinde dahi işitilmekte idi. O sırada Zat-ı Şahane yanında duran Anber Ağa'ya “İşitiyor musun; bu benim milletimin cenaze marşıdır" demiş.
Sayfa 406Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.