Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bir Gemi Katibinin Esaret Hatıraları

Hasan Basri Efendi

Bir Gemi Katibinin Esaret Hatıraları Sözleri ve Alıntıları

Bir Gemi Katibinin Esaret Hatıraları sözleri ve alıntılarını, Bir Gemi Katibinin Esaret Hatıraları kitap alıntılarını, Bir Gemi Katibinin Esaret Hatıraları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zavallı gemi nihayet başı yukarı dikilerek kıçının üstüne kayboldu. O vakit bizim de ümidimiz kesildi. Altı-yedi yüz kulaç suyun üstünde sahilden on beş mil açıkta bir tahta parçasının üstünde Karadeniz’in en büyük fırtınalarından sayılan Kasım fırtınasında bu hâlde kalmak, artık Cenab-ı Hakk’ın lütuf ve merhametinden başka bizim için sığınacak,
Batırılmadan sonra denizden toplananların bir kısmı yolda veya Rusya ’da hastanelerde ve esir kamplarında yaralarından, tifo, tifüs gibi bulaşıcı hastalıklardan veya bakımsızlık, kötü gıda veya doğal sebeplerden hayatını kaybetmiş, hayatta kalanlarsa Çarlık Rusyasının yıkılmasından 4 ila 7 yıl gibi uzun zaman sonunda Türkiye’ye dönebilmiştir.
Reklam
Sibirya’ya trenle bir hafta süren yolculuktan bir yıl sonra, İhya Kaptan (Görgün) ve Orhan Bey’in (Tuksavul) 5 Kasım 1915’te Dauria’dan gönderdiği kart ile kendi resimleri tarihi bir esaret hatırasıdır.
25 Mayıs 1915 Bu gece, bugün o kadar top geçti ki yedi-sekiz tren, kırk vagondan ibarettir. Acaba bu harp yazın da bitmeyecek mi? Ya kışa kalır isek? Hepimizde ümid-i necat [kurtuluş ümidi] kesiliyor. Eyvah, buralarda mahvolup gideceğiz! Vatanımızı, ailemizi görmek nasip olmayacak mı? Artık birbirimizi teselli edemiyoruz. Biri düşünür iken
6 Kasım 1914 günü batırılan 3 gemimizde tam sayı belli olmamakla beraber üç bin civarında şehit verildiği saptanmaktadır. Denizcilik tarihi yayınları ve belgelerden anlaşılan, torpil, top ateşi ve diğer silahlarla yapılan atışlarla gemilerde yangınlar çıkmış, pek çok kimse şehit olmuş, sonra da gemiler batmıştır. Sağ kalanlardan bir kısmı fırtınalı ve soğuk Karadeniz sularında Rus gemilerine alınıp esir olarak Sivastopol’a getirilmişlerdir. Bu esirlerin bir kısmı yolda ölmüş, bir kısmı Sivastopol’da hastanede, bir kısmı da Sibirya’da, esarette vefat etmişlerdir. Sağ kalanların bir kısmı ise uzun yıllar sonra, Çarlığın yıkılması ve Bolşevik ihtilalinden sonra anavatana dönmeye muvaffak olmuşlardır ki S/S Bezmialem vapuru mülazım kaptanı İhya Kaptan da dönenlerden biridir.
1 Ocak 1915 19 Cumartesi – Bugün bir Rus generali maiyetinde beş-altı Kazak zabiti ile gelip kışlayı gezdi. Rusça bilenlerin ifadesinden anladık ki gece soba yanmamasına karar vermişler. Artık sabredemedim, generalin önüne gelip Türkçe anlayamayacağını düşünmeyerek kendisine sert bir hitap ile, “Esir bulunuyoruz, ölüme mahkûm isek bu kadar eziyete ne hacet! Kazaklara emrediniz birer süngü veyahut bir kurşun ile ölelim” diye adeta bağırdım. İhtiyar general bana bakıyordu. Meğer birçok zaman Kafkasya’da bulunduğundan Türkçe biliyor imiş. Bizim soğuktan son derece meyus [üzüntülü] ve mustarip [ıstırap içinde] olduğumuzu anlayarak maiyetindeki zabitan ile bir müddet konuştuktan sonra odun verilmesine karar verdi. Fakat burada soba değil ne yapılsa soğuktan barınmak mümkün değil idi.
Reklam
Babam İhya Kaptan 6 yıllık esaret sonunda çalışarak, biriktiği para ve yerli halktan gördüğü yardımlarla, esir kampından kaçıp sahte Arnavut pasaportu çıkartmış. Trenle Rusya’nın en doğusundaki (Rusya’da güneşin en erken doğduğu) Vladivostok limanına varmış, orada da bir gemiye tayfa yazılıp, Japon denizi, Hint Okyanusu, Süveyş Kanalı yoluyla Trieste’ye, oradan da Viyana’ya geçmiş ve trenle İstanbul’a gelebilmiştir. Çok ağır esaret şartlarında pek çok esir hayatını kaybetmiştir. Esirlerin sağ kalıp bazılarının kaçabilmeleri, aralarındaki kuvvetli yardımlaşma hissi, kamplarda ve civarlarındaki, insanlık ve yardım hisleri bulunan görevliler ile mahalli halkın ırk, cins, milliyet farkı gözetmemesi sayesinde olmakla beraber, genelde Tatarlar Türk esirlere çok yardım etmişlerdir. Uluslararası yardım kuruluşları muhtelif zamanlarda esirlere çeşitli yardım malzemeleri dağıtmışlardır. Rus devleti de hatıratta okunacağı üzere esirlere rütbelerine göre maaş bağlamıştır. Bunun dışında kamplarda ve izinle kamp dışında para karşılığı esirlerin çalışmasına müsaade edilmiştir. Mahalli halktan yardım ile çalışma olanakları da bulabilenler olmuştur. Sert iklim, yetersiz gıda, açlık ve hastalıklar pek çok esirin hayatını bitirmiştir. Bolşevik ihtilalinden sonra çarlık parası da değerini kaybetmiş. Fakat bazı esirler kendi iş güçleri ve ruh zenginlikleri ile sağ kalıp anavatana dönebilmişlerdir.
13 Mart 1915 28 Pazartesi – Yirmi beş günlük bir Amerika gazetesi Avusturyalıların eline geçmiş. Bunda Almanlar ile Ruslar arasında vuku bulan bir muharebede seksen bin Rus, esir edilmiş. Ve Hıdiv Abbas Paşa azledilerek yerine Ömer Tosun Paşa nasp [tayin] edilmiş. Kale’yi bombardıman eden düşman donanması büyük hasar gördüğünden ricata mecbur olmuşlar. Bade’z-zeval saat dörtte, üç yüz kadar Türk esiri geldi. Zabitan Kesita’da kalmış. Yirmidokuzuncu fırkadan imiş. İhsan Paşa isminde bir zat ve bir miralay ve diğer zabit varmış.
29 Ekim tarihindeki saldırılara misilleme olarak, kömür ocaklarının ve kömürün sevk limanının olduğu Zonguldak’ın bombardımanından dönen Rus donanması, 24 Teşrinievvel 1330 (6 Kasım 1914) günü sabah saatlerinde, Zonguldak-Ereğli arasında, konvoy olarak doğu istikametinde seyretmekte olan bu üç şilebe rastlamış. Hiçbir uyarıya gerek görmeksizin, teslim olma işaretlerine aldırmaksızın bu üç şilebi de ateş altına alarak batırmıştır.