Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Gün Bir Gün

Akın Art

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Ama geçer, oturur o denizin kıyısına biraz soluklanırım. Ağrı yavaş yavaş huzurlu bir uyuşma hissine dönüşmeye başlar. Uyuşma hissi belki gözlerimin daha kolay dolmasına sebep olur. Ağlamamak için susmama, seni korkuttuğunu söylediğin suskun ve uzun bakışlarımı olabilecek en uzak yerlere, “lacivert ülkelere” dikmeme sebep olur. Gitmeyi düşünürüm, buralardan. Sonra gidemem. Kalırım.
Özgürlük gaz bulutları arasında soluk alıp verirken, türkiye sokakta güzelleşiyor...
Reklam
Doğalında öyle olan, gündelik hayata dair şeylerin aslında öyle olmaması gerektiği düşüncesine kapıldın mı hiç? Ne bileyim; gökyüzü aslında mavi olmamalıymış gibi ya da yaprakların çoğunlukla yeşil olmasında bir gariplik varmış gibi hissettin mi?
Önce kendi hayatımızın içerisinde kitaplardan okuduğumuz hikâyeleri, sonra kitaplarda okuduğumuz hikâyelerde kendi hayatlarımızı arıyoruz. Ne kadar ilginç değil mi? Sanki şeyler yalnızca dile geldiğinde, bir dramatik kurgunun parçası olduklarında gerçeklik kazanıyorlar. Ezgi’yi bu kadar anlatmasaydım, şiirler yazmasaydım, kitaplarda, şarkılarda adını aramasaydım içimde yarattığı boşluk bu kadar büyük olur muydu?
(...)Sevdiği kadının ölmesi üzerine yeraltı dünyasına giden Orpheus yeraltı dünyasının tanrısıyla bir anlaşma yapar. Anlaşmaya göre Orpheus’un sevgilisinin ölüler diyarından çıkması, yeniden hayata dönmesi mümkündür. Yeraltı dünyasından beraber çıkmalarına izin verilmiştir. Ancak bir şartla: Orpheus yeryüzüne varıncaya kadar arkasına dönüp de sevgilisine bakmayacaktır. Tünelin sonu yavaş yavaş gözükmeye başlar. Ama kahramanımız kandırıldığı paranoyasına kapılıp. Sevgilisinin gerçekten arkasında olup olmadığından şüphe etmeye başlar. Merakına yenik düşüp arkasını döndüğü anda sevgilisi içinde bulundukları tünelin karanlıklarına doğru çekilerek ortadan kaybolur. Kafamı kaldırdığım an Ezgi denizin içerisinde yavaş yavaş kaybolacaktı. Ben de sabırsızlığımın cezasını bir ömür ondan uzak kalarak ödeyecektim.
Bir de sürekli günümüz romanındaki karakter inşasının eleştirilmesini anlamıyorum. On dokuzuncu yüzyılın ve yirminci yüzyılın bir kısmının siyasi romanlarındaki karakter inşasını temel alarak günümüzün karakter inşasını nasıl eleştirirz? Romandaki karakter inşasından bahsetmiyorum sadece. İnsanların gerçek hayatta kendi karakterlerini nasıl inşa ettiğinden bahsediyorum. Hani ‘gerçekçi’yiz ya.
Reklam
(...)Tüm bu öfkemi dışavurmak için yazmak istediğime karar vermiştim. Şaşırmazsın sanırım, önce öykü yazmaya çalıştım. Yaşıtlarımın çoğu gibi. Eminim sen de denemişsindir. Hepimizin, samimi olduğu insanlara en büyük sırrını verir gibi anlattığı öykü taslakları vardır.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.