Bir İktidar Bir İhtilal: 1955-1960 Gönderileri
Bir İktidar Bir İhtilal: 1955-1960 kitaplarını, Bir İktidar Bir İhtilal: 1955-1960 sözleri ve alıntılarını, Bir İktidar Bir İhtilal: 1955-1960 yazarlarını, Bir İktidar Bir İhtilal: 1955-1960 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Oyla geldiği Çankaya'dan bir darbe ile indirilen Bayar, 12 Eylül harekâtından sonra konuk olarak, çağrılı olarak, 1960'da zorla uzaklaştırıldığı Çankaya köşküne gitmişti.
Sayfa 166Kitabı okudu
Ne olursa olsun, kim ne derse desin, Adnan Menderes asılacak insan değildi.
Sayfa 77Kitabı okudu
61 Anayasası
Yazın, düşün yaşamımıza, insan haklarına, kitlesel aşamalara getirilen yeni yöntemlerle -1971'lerde Nihat Erim gibi bir anayasa profesörünün "lüks" bulduğu- bir anayasanın koyduğu temel fikirler, Türkiye'nin ve Türk halkının bir yüzyıldır özlemini çektiği ilkeler dizisidir.
Sayfa 327
Başbakanı ürküten, gensoru görüşmelerinin sonunda, ilgililer için soruşturma açılma olasılığıydı. Giderek Koraltan, yapısına uygun “müthiş” bir buluşla ortaya çıktı: “Ne çıkar soruşturma açılırsa, veririz bize uygun hâkimlere, hepsi beraat ederler..” dedi.
Sayfa 292
"Adnan Menderes asılacak adam değildi!.."
Hayır, bu anlatım yeterli değildi. Halkın oylarıyla seçilen siyasetçiler bir sehpada sallandırılmamalıydı.
Bu yargıda kemikleşen mantığım, yıllar ilerledikçe daha bir gelişti. İdam cezaları kaldırılmalıydı.
Sayfa 239
Falih Rıfkı Atay'dan, Fuat Köprülü hakkında
“…Ben Köprülü’yü ‘Minelkadim’ sevmemişimdir. Türkçülük çıktığı zaman bu akıma karşı idi. Sonradan Ziya Gökalp’e yaranmak için baş Türkçü kesilmiştir.
(…)
Ziya Gökalp’in koltuğu altında üniversite eğitim üyeliğine girdi ki, yüksek diploması olmadan üniversite profesörlüğüne geçen tek ‘hudayi-nabit’ belki yalnız odur.
(…)
Atatürk öldüğü vakit Milli Eğitim Komisyonu üyeleri arasında,
- Millet kurtuldu! demekten kendini alamayan da odur.
(...)
Demokrasi hürriyetleri başlayınca Ankara çevresi köylerinde Arapça ezan propagandasına çıkanların başında Köprülü'yü gördüğümde fena halde içerledimdi. Bu sözde bir Türkçü, sözde bir üniversite profesörü idi. Hepsinin sadece sömürücülüğünü yapmıştır.”
Sayfa 151