“Her şey en iyi ihtimalle yarımdır.”
Hikaye bakımından polisiye görünümlü psikolojik-gerilim tarzında yazılmış bir kitap ‘Bir Kalan Olmalı'.
Anlatıcı rolünü üstlenen Hasan, obsesif kompulsif bozukluğu olan ve kendini sayıların ve rutinlerin güvenli kollarına bırakmış biridir. Bir gün iş çıkışı, bütün rutinleri alt üst olmuşken, alt komşusunun aralık olan kapısını görmesiyle merakına yenik düşer ve kendini bir intihar vakasıyla karşı karşıya bulur. Hasan'ı alt üst eden şey, ilk defa ölümle yüzleşmesi miydi, yoksa derin duyarsızlığına rağmen ilk defa başka biri için bir şey yapma isteği miydi? Cevabı hikayenin içinde gizli…
Durum ve mekan betimlemeleriyle, Hasan'ın buhranlı iç dünyası ve mektuplar aracılığıyla Ahsen'in ruh halini keşfetme çabası, sizi 18.yy Rus Edebiyatına doğru perdeyi aralıyor. Bu yüzden benim de zaten ışığı düşük ruh halimi biraz daha karanlığa sürüklediğini itiraf etmeliyim.
Yazar, kitap boyunca ipuçlarını ekmek kırıntıları gibi serpiştirmiş. Mükemmel iş eşittir uzak insanlar diye düşünen bir insan neden tezat şekilde sadece tek bir insan için pek çok insanla karşılaşma riskine girer? Neden Komiser Muhsin ve Doktor İhsan sürekli Hasan’ı uyarıyordu? Hasan neden kızın gülen fotoğrafına ulaşmayı takıntı hale getirdi?