Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Savaş Vardı

John Steinbeck

En Eski Bir Savaş Vardı Gönderileri

En Eski Bir Savaş Vardı kitaplarını, en eski Bir Savaş Vardı sözleri ve alıntılarını, en eski Bir Savaş Vardı yazarlarını, en eski Bir Savaş Vardı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Amerikan Ordusu'nda hiç korkak yoktu ve bütün cesur askerlerin arasında en cesur ve en soylu olanlar piyade erlerdi. Savaş Çabası düşünüldüğünde bu durumun sebebi açık. Savaş boyunca en pis, en yorucu, en kısır işleri piyade erleri yapardı. Yapmak zorunda oldukları işlerin çok büyük çoğunluğu tehlikeli ve pis olduğu kadar aptalcaydı da. Bu yüzden aptalca olduklarını bildikleri işleri onlara çok gerekli ve akıllıca göstermek, bunları yaptıkları için kahraman olduklarına inandırmak gerekiyordu. Tabii bu erlerin aslında hiçbir seçim şansı olmadığını kimse akla getirmiyordu. Eğer piyade bir seçim yapacak olsa derhal idam edilir ya da müebbet hapse mahkum olurdu. Bir diğer kural komutanlarımızdan hiçbirinin asla ve asla zalim, hırslı yahut cahil olmayacağıydı.
Sayfa 20
Büyük bir katılıkla uygulanan üçüncü bir kural, tamamıyla normal, genç, enerjik ve şehvetli beş milyon erkeğin Savaş Çabası süresince kızlarla olan daimi meşguliyetlerini bir kenara bırakmış olmasıydı. Yanlarında yarı çıplak kız resimleri taşımaları kimseye bir paradox gibi görünmüyordu. Teamül demek yasa demekti. Levazım X milyon prezervatif sipariş ederken bunların makinalı tüfeklerin namlularını kuru tutmak için kullanıldığını açıklamasını yapmak zorunda kalmıştı. Belki doğruyu söylüyorlardı.
Sayfa 20
Reklam
Çok cesur biri olmalı. Dehşete düştüğünde bile gösterisini yapıyor. Korkmamasını söylemek aptalca. Adam korkuyor ve bu kontrol edemediği bir şey, ama görevini yapıyor bu kontrol edebildiği bir şey.
Sayfa 43
Sıradan insanlar son yirmi beş yılda çok şey öğrendi ve eski sihirli kelimelere kanmıyorlar artık. Kelimelerden olma altın bir geleceğe inanmıyorlar. İstedikleri özgürlük yoksulluğun zincirlerinden kurtulmak.
Sayfa 96
Ülke özel vekiller aracılığıyla temsil edilen özel çıkarlara mı bırakılacak? Enflasyona sırf bir iki insan zengin olsun diye izin mi verilecek? Bu askerler ayda elli dolar alırken birileri servet yapıyor mu gerçekten?
Sayfa 97
İstediği şeyleri Dört Özgürlük tanımlıyor; fakat bir düzen, bir zemin, bir yol gösterilmedikçe askerin inandığı tek özgürlük Anatole Franc'ın tanımladığı özgürlük olacak: Zenginlerle fakirlerin eşit derecedeki köprü altında yatabilme özgürlükleri.
Sayfa 98
Reklam
Neredeyse hepsi, öldükleri takdirde postalanmak üzere yazdıkları mektuplar bıraktılar geride. Mektuplarının bazılarının imlası bozuk, bazılarının imlayla yakından uzaktan alakası yok, bazıları cilalı, çalımlarla dolu, bazıları yavan ve ketum. Ama hepsi aynı şeyi söylüyor temelde. " keşke sana bunu söyleseydim. Hiç söylemedim, söyleyemedim. Anlamadığım, tuhaf bir şey bağladı hep dilimi, ve ancak şimdi, artık çok geçken söyleyebileceğim" diyor hepsi. " aslında daha önce de çok düşündüm bunu, ama bir şey beni durdurdu. Yazacaklarım omzuna yük olmaz umarım, sadece bunun hep böyle olduğunu, ama sana anlatamadığımı bilmeni istiyorum." mektupların her birindeki mesaj bu. Uzun zamandır biriken suskunluklar son mektuplarda çözülüyor.
Sayfa 166
Halka biz gelmeden önce Faşist olup olmadıklarını sorduğumuzda çoğu "Tabii ki faşisttik, partiye üye olmazsak işe almıyorlardı, işsiz kalırsak ailelerimiz açlıktan ölürdü," diyor. Gerçekten öyle mi olurdu bilemiyorum, ama onların buna sahiden inandıklarına şüphem yok.
Sayfa 186
Sonra sinemada oturup öne eğiliyorlar heyecanla. War Correspondent (savaş muhabiri) adında vasat bir film izledikleri; her türlü çatışmanın altı bin mil uzağında, muhtemelen insanların savaşı hiç görmediği bir yerde çekilmiş. Film yalnızca yakışıklılığı, zekası, cesareti ve laf oyunlarıyla Nazi Almanyası'nın bütün güçlerini bozguna uğratan bir savaş muhabiriyle ilgili. Muhabir Gestapo'yu ve Alman ordusunu muma çeviriyor. Tam Flynn'lik. Peki, üstlerine bombalarla kurşunlar yağdırılan, göklerdeki düşmanları vuran, sonra da çorap yamayan bu kızlar, savaşın ne olduğunu bilmeyen bu dandik savaş filmini küçümsüyorlar mı? Aksine, koltuklarının kenarlarına tünemiş heyecanla izliyorlar. Gestapo'nun kıt beyinli adamları kahramana sessiz sessiz yaklaştığında kızlar çığlık çığlığa bağırıyor onu uyarmak için. Perdede gördükleri şey onlara bu akşamüstü yaşadıklarından daha gerçekçi geliyor. İyi, güzel ve gerçek olan tek kişilik bir Dunkirk Savaşı'ndan taranmış saçları ve tertemiz takım elbisesiyle çıkan bu kahraman.
Sayfa 77
Belki kazaları unutmak doğru ve hatta gereklidir. Savaşların da türümüzün teşne olduğu bir kaza çeşidi olduğu kesin. Eğer kazalarımızdan ders alabilseydik anıları canlı tutmak iyi bir fikir olabilirdi. Ama ders almıyoruz. Antik Yunan'da en azından yirmi yılda bir savaş olması, çünkü her neslin savaşın nasıl bir şey olduğunu bilmesi gerektiği söylenirdi. Bize gelince, bizler savaşı unutmak zorundayız, yoksa bu kanlı saçmalığa bir daha hiç bulaşamayız.
Sayfa 17 - sel yayınlarıKitabı okudu
791 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.