Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kızılordu'dan Kafkas Milli Lejyonuna

Bir Türk'ün 2. Dünya Harbi Hatıraları

Cabbar Ertürk

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bkz; Tamara Lejyonu ve Ermeni Ararat Lejyonu
Türk Milli Komitelerinden başka, Kafkasyalı olarak Ermeni ve Gürcü milli komiteleri de kurulmuş ve bunlardan da gönüllü birlikler teşekkül etmişti. Gürcü ve Ermeni komitesi mensuplarından hiçbir kimse, Türk milli komiteleriyle işbirliği bir yana kalsın, görüşmeye bile yanaşmıyorlardı. Hatta bunlardan teşekkül eden birlikler cepheye sevkedildikten bir müddet sonra Ruslar'a geri teslim olduklarından, Almanlar ağır bir lisanla, nefret duyarak anlatıyorlardı.
Hunlar, Roma'ya kadar gelerek hristiyanlığın lideri olarak bilinen Papayı bile özengilerini öpecek duruma düşürdükleri halde, elli sene içinde din ve dillerini atarak bulundukları memleketlerin yerlilerinden olmuşlardı. Avarlar, Peçenekler, Kumanlar, Tatarlar ve çoğunluk Oğuzlar da aynı yolu takip etmişlerdi. En acı durum şudur ki fatih olarak ülkeler fetheden millet, kendi çizmelerini öpen uşaklarının dil ve dinlerini kabul ederek onlardan olmuşlardı
Reklam
Osmanlılar-Safeviler-Şeybanîler [Türkiye-Azerbaycan-Özbekistan]
Bugünkü Türkmenistan'dan çıkan Selçuklular, Dandanakan savaşında, Gazneliler Türk devletini yendikten sonra ilk önce Türkistan, Afganistan, Azerbaycan ve Kafkas bölgelerine hakim oldukları halde, resmî devlet dilini Türkçe yapmamışlardı. Devlet dili olarak Farsçayı tutmuşlardı. Türkçe okul açmamışlardı. Türklüğü değerlendiren münevver
Türk asıllılardan binbaşı bile yoktu. Türk cumhuriyetlerinin bütün kilit noktaları Türk olmayanların elindeydi. Hele o zamanlar ÇEKA, daha sonar NKVD adıyla bilinen Rus emniyet ve istihbarat teşkilatı tamamile Rus, Ermeni ve Gürcülerin ellerindeydi. Stalin'in Türk asıllı münevverlerine ve idarecilere bu muamelesi Türk milletinin hayrına olmuştu. Türk münevverliğine baskı yapılmadıkça, aşağılanmadıkça onun milli gururu şahlanmazdı. Bu vasfın sahibi bir millet olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor. Yabancı bizi çiğnemedikçe, hakir görmedikçe uyanmıyoruz. Beşbin senelik Türk tarihinin son bağımsız devleti olan Türkiyemizde bile karşılaştığımız felaketlerin sebebi buna dayanıyor. İttihad Terakki devriyle, Atatürk'ün yaşadığı yılları çıkarsak Türk milli varlığını koruyan kaynaklardan mahrumuz. Devletin başındakiler nazarında komünistler, Kürtçüler, neyse, Türk milli duygusunu savunan ve "bu devlet benim devletimdir, kendini Türk saymayanlar devletimi bölüp parçalayamazlar" diyenler de aynı değerdedirler. Devleti yıkmak isteyenle onu savunan aynı kefeye konmaktadır.
Herkes Auschwitzi bilir kimse Katyni bilmez
2. Dünya Harbinin yegane günah keçisi ilân edilen Nazizm, çift yönlü bir manipülasyonla bir yanıyla, milliyetperverlikle özdeşleştirilip, vatan ve millet duygusu törpülenirken, diğer yanıyla en küçük anekdotu veya aşk hikayesiyle, edebiyattan, sahne sanatlarına, siyasetten, ilme kadar hemen her sahada "Yahudi" trajedisi ola­rak sunulur. Sanki harbin yegane mağduresi Yahudilermiş gibi. Manipule edilen bu tarih kesitinde ocağı sönen milyonlarca Po­lanyalı, Ukraynalı, Türkistan Türk'ü, Kafkasyalı müslüman hat­ta binlerce Rus'a yer yoktur. Sözün gelişi, Polonya'da Naziler tarafından enterne edilen bir Yahudi ailenin dramı kamuoyu oluşturma yolunda abartılı biçimde senarize edilirken, Katyn katliamından kimse haberdar değildir. Hiç şüphesiz dünya kamuoyunun haberdar olmadığı sade­ce Katyn katliamı değildir. Mesela, Ukrayna'da ünlü "Açlığın Gözleri"nde olduğu üzere, milyonlarca insanın tıpkı davar sü­rüleri gibi kırlarda ot yiyerek açlıklarını giderdiklerinden, 18 sa­at içinde (bir gecede) Kırım Tatarlarının hayvan vagonlarıyla, Çeçenlerin ve Ahıskalıların toplu olarak sürgün edildiklerin­den, örneklerini onlarca, yüzlerce çoğaltabileceğimiz benzeri acılardan da haberdar değillerdir. 2. Dünya Harbi, ABD ve müttefiklerinin galibiyetiyle bit­miş, mağduru olan Yahudiler kurtarılmış, bütün dünya onları büyük bir şefkatle bağrına basmış ve onların mağduriyetlerini vicdani bir borç kabul ederek, neredeyse kıyamete kadar süre­cek "özür" dileme yarışına girmiştir..
Waynakh halkları
Çeçenlerle, İnguşlar da değişik şivede konuşmakla birlikte aynı millettendirler. Fakat Çerkeslerle herhangi bir akrabalıkları yoktur
Reklam
Pan-Slavizm'den Rusizasyon'a...
Almanlar Çekoslavakya'yı bölüp parçaladığı, Prag'la birlikte bütün Çekiyayı kendi idaresi altına aldığı zaman, Polonyalılar da Çekoslavakya'ya karşı bir hakekatta bulunmuş, hattâ bir çok bölgeleri Polonyaya bağlamışlardı. Polonya ile Almanya resmen sınır komşusu haline gelmişlerdi. Almanlar'ın Polonya ile de görülecek hesapları
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.