Hafif bir şeyler okumak istediğim ve evlilik-annelik üzerine çokça düşündüğüm dönemde karşıma çıkan bir kitap oldu. Ana karakterimiz üzerinde her açıdan çokça baskı bulunan bir anne. Kitabın başlarında bu baskılar o kadar iyi aktarılmış ki kendim okurken karakterin boğulmuşluğunu onunla beraber hissettim diyebilirim. Geçirdiği rahatsızlık adeta kırılma noktası olan karakterimiz her şeyi ardında bırakıp doğduğu şehre gelir burada onu bekleyen bazı gerçekler vardır.
Kadın hastalarının en büyük fantezilerinden birinin hastanede daha uzun süre yatmak olduğunu biliyor muydun?
Hastaneye yaptığı bir ziyaret ona mükemmel bir tatil gibi gelir. “Besleyen değil, beslenen olmak. Hemde vicdan azabı çekmeden.”
Baş kahramanımız gibi kendini yorgun hisseden bir anne olarak bu kitap benim için su gibi aktı. Akıcı bir dili var o yüzden bir çırpıda okunuyor. Kendini yalnız hisseden anneler okuyup bir nebze rahatlayabilir.Kendinden bir şeyler bulabilir benim gibi.
***
Fedakarlıklarıyla övünen, saçlarını süpürge eden kadınlar yaptıklarından gerçekten mutlu mu? Hep fedakarlık yapan taraf olmak bizi melek mi yapar? Ya da sırf bak ne kadar fedakârım demek için mi yapıyoruz bazı şeyleri...