Bireysellik ve Kültür Gönderileri
Bireysellik ve Kültür kitaplarını, Bireysellik ve Kültür sözleri ve alıntılarını, Bireysellik ve Kültür yazarlarını, Bireysellik ve Kültür yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şüphesiz her insan kendisini kuşatan hava tabakasına kendine ait bir koku bırakır ve duyu izlenimlerinin daha önce bahsedilen iki yönde gelişimi —ondan hoşlanma ya da hoşlanmama olarak özne yönündeki ve onu tanıyıp bilme olarak nesne yönündeki gelişimi— arasında birincinin ikinci üzerinde açık ara hüküm sürmesine neden olması, sonuç olarak ortaya çıkan koku izlenimi açısından temel önemdedir.
Karşısındakine gerçekten bakmayan kimse aslında kendisini görünmekten bir ölçüde korumuş olur. İnsan karşısındaki için, o kendisini gördüğünde değil, ancak kendisi onu gördüğünde bütünüyle mevcut olur.
Metropol ve Zihinsel Yaşam
insanı dünyadan bezdiren şey sınırsız haz peşinde koşulan hayattır çünkü böyle bir hayat sinirleri o kadar uzun süre azami tepki vermeye zorlar ki en sonunda hiç tepki vermez olurlar
bir insana dair duyu izlenimlerimiz bir yandan duygusal değerlerinin, öte yandan onun hakkında içgüdüsel ya da arzulanan bilgiler edinmekle sağladıkları faydanın, birleşerek hatta pratikte birbirinden ayrılmaz hale gelerek, o kişiyle kurduğumuz ilişkinin temeli olmalarına neden olur.
Naz'ın Felsefî İzahı
Zira şehvetin kendisi, mânilere/engellere rastlamadıkça, hiçbir değer tesis edemez.
Her şehvet, mücâdele ve gayret olmadan tatmin edilseydi, iktisadî değerlerin ticâreti hiç doğmazdı- hattâ şehvet dahi, kolayca tatmin edilebildiği takdirde, bu kadar yüksek dereceye çıkmazdı.
What is the f... bürokrasi ?
Bazı şeylere ulaşmak için gerekli olan dolambaç, onları kıymetler olarak algılamamızın sık sık sebebi, hatta bazen vesilesi de olur ?
MÜBÂDELE
1907
İnsanlar arasındaki bütün münasebetler, mübâdele kategorisi altında mütalâa edilebilir.
Mübâdele, ciddî menfaatlerin söz konusu olduğu bütün insanî müessiriyetlerin en saf ve en mücmel şeklidir.
Harika Tercüme
Cemiyet, muhtelif şahısların münasebet kurmasıyla mevcut olur.
Bu münasebet, daima muayyen meyiller veya gayeler üzerine tecelli eder.
Erotik, dini veya salt cemiyetî hissiyat; müdafa veya taarruz, lahzalık, kazanç, yardım veya talim gayeleri -bu ve benzeri daha sayısız sebepler insanı diğer insanlarla beraber yaşamaya, onlar için, onlarla veya onlara karşı hareket etmeye ve böylece kendi halini onlarınkine bağlamaya iter.
İnsanlar arasında eşitlik mümkün değildir.
Cemiyet müsavi olmayan unsurlardan mürekkep bir binayı mevcuttur.
Demokratik veya sosyalist gayretlerin matlubu ve kısmen nail oldukları “eşitlik” aslında insanlar, vazifeler veya mevkiler arasında bir müsavat-ı mertebedir.
İnsanlar arasında eşitlik mümkün değildir.
Zira tabiatları, hayat muhtevaları(içerikleri) ve akıbetleri muhtelifdir.
Diğer taraftan, büyük şarkî istibdatlarda gördüğümüz gibi, herkesin herkesle bir esir kümesi halinde eşitliği ancak varlığın belli cihetlerine-politik veya iktisadî cihetler mesela-ait olup, şahsiyetin tamamına değildir.
Zira fıtrî sıfatlar, şahsî münasebetler ve mühim tecrübeler, hem fertin kendini değerlendirmesinde hem de başkalarıyla olan irtibatlarında bir nevi eşsizlik ve yeri doldurulmazlık icad ederler.
İnsan, bilinen bir şey olarak, tabiat ve tarih tarafından yapılır; fakat insan, bilen olarak, tabiat ve tarihi yapar.