Bilmiyor muydun ki, dünyada herhangi bir nehir, herhangi bir denizi bulmuşsa eğer, biz beraberiz?Yan yana ya da aynı mekanda olmamıza gerek yoktu, aynı gökyüzüne bakmamız yeterliydi.
Boşuna beklemek... Önceleri boşuna beklediğini bilmeyerek... Boşuna beklediğinin ayrımına varmaya başladıktan sonra bile, buna inanamayarak beklemek... Yaptığım tam olarak buymuş.
Öncesinde ne mi vardı?Aşkım vardı elbette...Ama mutsuzluğu içinde taşımayan, nefretle bulanmamış aşk nasıldı?Ne türlü masum ve saçmasapan ve kendinden kuşkusuz umutlarla birlikte yaşamıştım o aşkın ilk, delidolu, inanılmaz hâllerini?
İçimde en ufak bir sevgi kıpırtısı var mı diye yokluyorum kendimi.Yok, hayır.İlginç olan nefret bile duymuyorum.O derece hissizleşmişim ona, öylesine silmiş bende kendini.
Sanki bütün bir yaşamı yaşar gibi, yeniden, yaşayacakmış gibi koştum ben sana doğru.Karanlık bir denizde can simidine yapışırcasına yakaladım ellerini.
Birlikte olduğumuz anları/anlar birbirine eklenir dakika olur, dakikalar saatlere dönüşür, bir yerde sonsuzluğa varılır ve o aslında bir tek andır/bunca zamandır tek bir anı bile unutmadım, bunu sen de biliyorsun.