Şimdi biz, tıpkı Faust gibi, tozlu bir kütüphane de iskeletler, Emikler, küreler arasında, eski bir metnin mimarisi üzerine eğilmiş, kısır bir düşünüş içinde kendimizden geçmiş iken, aşağıda, bir bahar gecesinin mehtabı içinde, kokulara ve rüzgârlara karışmış, titreyen aşk ve neşe şarkıları dolaşıyor ve genç bir insanlık, aydınlık bir nehir gibi şafakların aydınlıklarına doğru koşuyor.