Ölümünden en fazla 40 - 50 yıl sonra hiç kimsenin seni hatırlamayacağını, karının / kocanın seninle yatarken başka birini düşündüğünü, çok zeki sandığın çocuğunun son derece sıradan bir çocuk olduğunu, dünya üzerinde senden farklı olmayan milyarlarca insanın yaşadığını ve senin asla özel biri olmadığını, gelmiş geçmiş milyarlarca insan gibi son derece sıradan biri olduğunu ve bunlar gibi onlarcasını bilsen ve bir şekilde bunların kanıtları gözünün önüne konacak olsa kendi küçük ve kurgusal dünyandan vazgeçer miydin?
Hiçliğe ne kadar dayanabilir ya da dokunabilirsin? Var oluşun duyumsanışı ya da hiçliğin keşfi bir boş zaman uğraşıdır. Hiçliğe bakılamaz, ona sadece düşülür... Kendi hiçliğinden başın dönmesin, kendi uçurumlarına düşmesin diyedir gündelik hayata yöneltilen çılgın enerji... Etrafındaki yüz binlerce renk, koku, tat ve sese bezenmiş nesnelerin, seni hiçlikten korumak için çevrene doldurulduğunu hâlâ anlayamadın mı? Evrendeki boşluk, insanın içinde akar; bu nedenle insan en çok içine bakmaktan korkar...
Saçma, kitleselleşerek meşrulaştırır kendini. Bireyde saçma görünen, kitlede "norm” kabul edilir. “Toplumsal değer" gibi bir şemsiyenin altına girdiği andan itibaren, içeriği ne olursa olsun artık dokunulmazlığını kazanmıştır.
21. yüzyıl; oluşması yüzyıllar alan gelenekler, yüzyıllardır süregelen yerellikler, birkaç on yılda tek tipleştirilir. İnsan bilinci artık "genetik ve sosyal çevrenin tabanında yükselen bir farkındalık”
değil TV stüdyolarında ve plazalarda imal edilmiş hazır tepki paketçikleridir. Birbirini tanımayan milyonlarca insan birbirinden binlerce ki-
lometre uzaklarda aynı sözlerle sevinir, üzülür. 21. yüzyılda en ücra köydeki insanın diline bile ünlü artistin bacağı biraz bulaşmış, en doğal
sanılan konuşmaya bile en bayağı dizi filmlerden birkaç parça replik yapışmıştır; artık hayatın her evresinde bir diziden, bir filmden, bir
yarışma programından parçalar vardır. 21. yüzyılda yaşam, topyekûn elektromanyetik bir tecavüzün mağdurudur.
Cinselliğin zorunlu ama garip davranışlarına, her insanın güvenle ulaşabilmesi için, toplum tarafından kutsanmış karşılıklı çıkar ilişkisinin zirveye varmasıdır evlilik ve bunun üzerine geliştirilmiş karşılıklı suskunluk.