Ne tuhaf, ölmek üzere olan insanlarla tıpkı bir çocukla konuşur gibi konuşuyor herkes. Sanki ölümün yakınlığına yalnızca belirsiz sözcüklerle göğüs girilebilirmiş, sevgiyle korkuyu, sahte bir soğukkanlılıkla hüznü, merhametle ilgisizliği ister istemez birbirine katan sözcüklerle karşı konulabilirmiş gibi.