Düşünerek sizin mükemmel olduğunuza karar vermiş değilim. Düpedüz içimden öyle geliyor, mükemmel olduğunuza inanıyorum. Gelgelelim, size karşı bir günahım var: Sizi seviyorum. Mükemmelliği sevmemek imkansızdır. Mükemmelliğe, yalnızca mükemmelliğe bakılabileceği gibi bakılır, öyle değil mi? Oysa bu arada ben size aşığım da. Gerçi sevgi insanları eşitler, ama endişelenmeyin, ruhumun derinliklerinde bile olsa, sizi kendime eşitlemiş değilim. ‘Endişelenmeyin’, diye yazdım size… Hiç endişelenmiş olabilir misiniz ki?
Birden burada her şeyi bırakıp geldiği yere dönmek, hatta çok uzak, ıssız bir yerlere gitmek, hemen o anda gitmek, hem hiç kimseyle vedalaşmadan gitmek için önüne geçilmez bir istek duymaya başlamıştı.