İkinci Dünya Savaşı döneminde Fransa'da yaşayan iki kız kardeşin annelerini küçük yaşta kaybetmeleri ve babaları tarafından terk edilmesiyle başlıyor kitap. Daha ilk sayfalardan yazar bizi drama doydurmaya başlıyor anlayacağınız. Küçükken yaşadıkları yetmiyormuş gibi bir de büyüdükleri zaman yaşadıkları şeyleri okumak içimi parçaladı. Gerçekten bazı yerlerde öyle bir oldum ki hele son sayfalara doğru artık savaş farklı bir boyuta geçmiş, insanları zorla kampa götürüyorlar çalışmaları için, başkaldıran veya ona yardımda bulunanları acımadan vurup idam ediyorlar...
Tüm bunları ve daha fazlasını okumadım yaşadım diyebilirim. Çok kötü şeyler bunlar, yorumu yazarken bile aklıma geliyor kötü oluyorum.
Kitapta Viann'ın çaresizliği, annelik iç güdüsüyle evladını korumak için her şeye karşı göğüs germesi ve Isabelle'nin henüz yaşı küçücükken boyundan büyük işlere girişmesi ve asla korkmaması....yazacaklarım bu kadar. Bu iki güçlü kadın karakteri hiç unutmayacağım, çünkü benim böyle bir durumda sergilemeyeceğim şeyleri başları dik bir şekilde üstesinden geldiler.
Krıstın Hannah'dan okuduğum üçüncü kitap oldu Bülbül. Çok çok sevdim, bu kitabı herkesin okumasını isterim. Asla pişman olmayacağınızı temin edebilirim