Kimi zaman insanın kendini bir acıdan soyutlaması, zevkten soyutlamasından çok daha zordur ve anılar o an için onu öyle bir ele geçirmiştir ki, rol yapmaktan başka seçeneği kalmaz.
“Onu seviyorum anne. Ona umutsuzca aşığım... Birine böyle şeyler hissedebileceğim hiç aklıma gelmezdi. O evli, üstelik karısından da hoşlandım durum umutsuz. Ah, öyle seviyorum ki onu!”
Açık yaralar vardır; bazen bir iğne batması kadar küçülen ama yine de yara olarak kalan. Çekilen acıların izi kopan bir parmakla ya da kaybedilen bir gözle kıyaslanabilir ancak.
Onları yılda bir kez bile özlemeyebiliriz ama özleyecek olsak bile elimizden hiçbir şey gelmez.