Umay Umay gençliğini, sağlığını, hayallerini ve güzelliğini devrime adayan insanları anlatıyor. Tabii bir mahkum olan sevdiği esas adam üzerinden.
Umay Umay'ın sisteme kanalize olmayan; hayata karşı duruşunu bilsem de bu kitabın kapağını açarken, entellektüel bir kadının naif duygularını okuyacağımı zannediyordum... yanılmışım.
Bu kitabın her sayfası yaşama, benzerliklere, kravatlı azizlere ve kurulu düzene sağlam bir cevapmış.
Bu incecik kitabı okumaya doyamadım ve nerdeyse her sayfasından bir alıntı paylaştım.
Kitabın her sayfasında yeni bir yaşam başlayabilir. Ve her cümlesine insan yeniden aşık olabilir.
Bütün güzel çocukların bu hayatta şüpheli olduğunu; kötülüğün ise bu güzellikleri soldurduğunu dillendirirken; bir insanı sevmenin yolunu toplumu sevmekten geçtiği şiarını da yeniden bizlere hatırlatır.
"Oysa annem yalanın birisinin rüyası olduğunu söylerdi" diyen bir kitaptır bu. Ve Tanrı'ya son sözünü söyleyerek bitirir kitabını Umay Umay.
Ben de sözlerimi hapisanedeki olaylarda güzel yüzünü kaybeden bir kadın mahkumun sözleriyle tamamlıyorum: "Devrim yaptığımız zaman çok güzel olacak her şey, çünkü ben devrime güzelliğimi verdim."
"Şimdi bütün bu dualar
bu iç çekişler ne işe yarayacak
Orada birileri aşk gibi ölümün altında
Onlar eriyip tükenirken
Birini sevmem ne işe yarayacak?
Anlamıyor musun,
kalbim kalmadı
Ahhh güzel çocuklar... Beddualı çocuklar"