Bütün Kaleler Zaptedilmedi

Hulki Cevizoğlu

Bütün Kaleler Zaptedilmedi Gönderileri

Bütün Kaleler Zaptedilmedi kitaplarını, Bütün Kaleler Zaptedilmedi sözleri ve alıntılarını, Bütün Kaleler Zaptedilmedi yazarlarını, Bütün Kaleler Zaptedilmedi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
O zamanlar bir aydın genellikle cezaevlerinde sürünürdü, işsiz kalırdı, parasız kalırdı, kötü gazetelerde kötü işler yapardı, ama haysiyetini çok yukarıda tutardı.
Sayfa 122 - PDFKitabı okudu
Gerçekten çok güzel tepki gösterildi.
Türkiye tarım ülkesiydi, tarım malları ihraç ederdi, şimdi Türkiye tarım ithal ediyor. Böyle bir durumlara düştük. Bütün bunlar gösteriyor ki, tepki gelecektir.
Sayfa 120 - PDFKitabı okudu
Reklam
:D Nereden nereye...
Şimdi TRT'de dışarıdaki kanallardan daha özgürsünüz, kesinlikle böyle. Çünkü öbürleri sermayenin kontrolünde.
Sayfa 116 - PDFKitabı okudu
Bir defa evvela şunun altını esaslı şekilde çizmek istiyorum: Türk ordusunun Atatürkçülüğü darbe yaparak kanıtlanamaz. Bunun üzerinde ısrarla çok durdum ben. Çünkü, dikkat ederseniz şu gerçeğin altını hemen çizmemiz lâzım geliyor: Mustafa Kemal Paşa Anadolu'ya iltihak ederken, oraya intikal ederken Ali Fuat Paşa'yla, Karabekir Kâzım Paşa'yla, Miralay Rafet Bey'le, Hüseyin Rauf Bey'le mutabakat halindeydi. Bunlardan iki tanesi Anadolu'daki iki ordunun, ki onlara kolordu deniyordu, onların kumandanıydılar. Mustafa Kemal Paşa da ordu müfettişi olarak gidiyordu Anadolu'ya. Bu takdirde, eğer Mustafa Kemal Paşa askerlerin böyle bir harekât yapmasından yana olsaydı ideal bir cunta ortamı vardı. Vaziyete hâkimdiler ve hepsi de kumandandılar. Gazi bunu yapmamıştır, tam tersine görevinden istifa etmiştir, sivil sıfatı içine girmiştir, kongreleri toplamıştır. O kongreler ki, Anadolu'da 30 tane falandır aslında ve bütün bunlardan gelen halk delegeleriyle gerçek manada bir halk hareketi oluşturmuştur. Mustafa Kemal Paşa'da bir defa cuntacılık yoktur; bu bir. İkincisi; kendisi Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, muhalif tavır takınmış olan eski silâh arkadaşlarının böyle bir şeyler karıştıracaklarını hissettiği anda müdahale etmiş, "ya askerliği ya milletvekilliğini seçmelisiniz" diye onları doğru yola çağırmıştır. Çünkü askerlikle siyaseti ciddî şekilde ayıran birisiydi. Bunu yapmasının sebebi de, doğrudan doğruya, daha evvel İttihatçıların içine düştükleri durumdu. Bir kere Mustafa Kemal Paşa'da cuntacılık yoktur.
Sayfa 106 - PDFKitabı okudu
Şimdi gelelim Türkiye'deki olağan bir millî hareketi kimlerin yapabileceğini. Ha, bu nokta çok önemli bir noktadır.
Sayfa 108 - PDFKitabı okudu
Herkesin ve Atatürk'ün izinde, o Atatürk ruhuyla kişiliğini, haysiyetini, kültürüne bağlılığını, Türk diline, Türk kültürüne bağlılığını, Türk tarihine bağlılığını güçlendirip yeniden ancak kendimiz kendimizi kurtaracağız.
Sayfa 95 - PDFKitabı okudu
Reklam
Bazen bir millet topraklarını bile kaybedebilir; ama kendi kültürü, kendi kimliği, şahsiyeti, kendi dili, kültürü kalırsa, tarih bilinci kalırsa dünya karıştığı zaman tekrar devletine sahip olur. Ama bunlar gittiği takdirde, yani Türk olduğunun farkında olmayan, tarihini bilmeyen, onu yabancının ağzından okuyan, kendi tarihine hakaret eden, kendi dilini küçümseyen ve hiç bilmeyen, Türkçe bir tek kitap okumayan ve dış ülkelerde yıllarca devletin parasıyla gezip tozup sözüm ona doktora yapan, ondan sonra bu ülkeyle hiçbir alâkası kalmamış insanlar da bir hayli çoğaldıkça Türkiye'nin ve Türk varlığının tarihteki akıbeti tehlikeli bir hâle gelmektedir.
oktay sinanoğlu
Bugün artık çocuğunu bir Türk okuluna gönderip de, hem bilimi, tekniği öğrensin, hem de Türk olarak yetişsin, kültürüne, tarihine, diline vakıf olsun; bu şekilde bir okul arayan da artık bulamamaktadır, özelleri dahil, efendim devletin okulları dahil.
Sayfa 92 - PDFKitabı okudu
en korkunç sömürgecilik, en korkunç sömürge olma beyinlerin, zihinlerin, gönüllerin sömürge olmasıdır. Çünkü maddî kaynak, hatta topraklar geri alınabilir, ama gönüller, beyinler gittikten sonra o ülkeler ilelebet sömürge olurlar.
Sayfa 89 - PDFKitabı okudu
176 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.