Büyük İskender 2 - Anadolu'nun Kapıları

Valerio Massimo Manfredi

En Eski Büyük İskender 2 - Anadolu'nun Kapıları Gönderileri

En Eski Büyük İskender 2 - Anadolu'nun Kapıları kitaplarını, en eski Büyük İskender 2 - Anadolu'nun Kapıları sözleri ve alıntılarını, en eski Büyük İskender 2 - Anadolu'nun Kapıları yazarlarını, en eski Büyük İskender 2 - Anadolu'nun Kapıları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
366 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
1. Kitabın devamı olan bu kitapta da İskender'in korkusuzluğu, cesareti ve akıllılığı ön planda. Yolunun üzerindeki pers hükümdarlığı altındaki şehirleri fethederken göstermiş olduğu cesaret ve yılmadan ilerlemesi askerleri arasında insan üstü gözükmesine neden oluyor. Mısıra ilerlerken doğanın İskender'den yana olması onun artık bir tanrı olduğunu göstermiştir. İskenderiye şehrinin kurulumu ve daha fazlası için kitabın devamını okumalısınız. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Büyük İskender 2 - Anadolu'nun Kapıları
Büyük İskender 2 - Anadolu'nun KapılarıValerio Massimo Manfredi · Can Yayınları · 2000143 okunma
"Bütün buraya mı?" diye sordu Dinokrates. "Bütün buraya," dedi Kral. "Hemen yarın, seherin ilk ışıklarıyla çalışmaya başlamanı istiyorum. Ben bir yolculuğa çıkmak zorundayım, döndüğümde evlerin yükselmeye, yolların taşlarının dizilmeye, limanın rıhtımlarının yapılmaya başlandığını görmek isterim." "Elimden geleni yapacağım, efendim. Peki, bana kim para verecek?" "Genel Sekreterim Eumenes verir." Sonra bu tuhaf mimarı, ıssız ovanın ortasında elinde topuzu, belinde aslan postuyla ardında bırakıp çadıra dönmek üzere arkasını döndü. "Kolay gelsin!" diye seslendi. Kral şölene ve arkadaşlarına katılmadan, "Son bir şey efendim," diye atıldı adam. "Kentin adı ne olacak?" "İskenderiye. İskenderiye dünyanın en güzel kenti olacak."
Sayfa 352Kitabı okudu
Reklam
Ansızın eşeğinin küfelerine gübre yüklenmiş bir adamla karşılaştılar. Bahçıvanı her bir bitkinin altına teker teker gübre dökerken seyrettiler; adamın işini müthiş bir sevgi ve özenle yaptığı gözden kaçmıyordu. Çevirmen sözlerini sürdürerek, "Pers valisine karşı ayaklanma olduğu zaman isyancılar bu bahçeyi ateşe vermeye karar verdiler, "dedi. "Ama bu adam kendini parmaklıklı kapının önüne atıp böyle bir suç işlemek istiyorlarsa, ellerini önce onun kanıyla kirletmelerini gerektiğini söyledi." "Kral o olacak," dedi Ephestione. "Bir bahçıvan mı?" diye sordu şaşkınlıkla çevirmen. "Evet. Kendisinin bile olmayan bir bahçenin bitkilerini kurtarmak için ölmeye hazır olan bir adam, halkını korumak ve kentini onurla, geliştirmek için kimbilir neler yapar?"
Kral onu sakinleştirmeye çalışarak, "Kimsenin dinle ya da tanrılarla alay etmek gibi bir niyeti yoktu Aristandros," dedi. "Biz, halkın bilgisizliğinden yararlanmak isteyen bazı açıkgözlerden söz ediyorduk. Haydi şimdi içip neşemizi bulalım. Yazgımızı öğrenene dek, pek çok zorluğu göğüslemek zorunda kalacağız."
"Neden söz ediyorsun?" Adam fenerini suyun kaynadığı kayanın duvarcığına yaklaştırarak Kral'ın bilmediği harflerle kazılmış bir yazıyı aydınlattı. "Şundan söz ediyorum," dedi yazıyı göstererek. "Peki sen okumayı biliyor musun?" Kahinin sesi tuhaflaştı, sanki boğazından bir başkasının sesi çıkmaya başlamıştı: Asya'nın efendisi geliyor, Gözlerinde hem gündüzü, Hem geceyi taşıyan adam.
Lysippos şaşkınlık içinde, sessizce kralını dinliyordu; nasırlı büyük elleri kımıltısız bedeninin yanında sarkıyordu. İskender onun ellerini tuttu; "Bu eller mucize yaratabilir, biliyorum. Üstesinden gelemeyeceğin hiçbir şey yoktur, yeter ki iste. Sen benim gibisin Lysippos; bu nedenle senden başka hiçbir heykeltıraş benim heykelimi yapamaz. Biliyor musun, Mieza'daki evimizde benim ilk portremi yaptığın gün, Aristotales ne demişti? "Tanrı varsa, Lysippos'un ellerine sahiptir.' Şimdi şehit arkadaşlarımı tunçta canlandıracaksın. Bunu yapacak mısın?" "Yapacağım İskender ve bu dünyayı hayrete boğacak bir yapıt olacak. Sana yemin ediyorum."
Reklam
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.