Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Binlerce Yahudiyi Nazi Soykırımından Kurtaran Türk Büyükelçisi Behiç Erkin'in Hikayesi

Büyükelçi

Emir Kıvırcık

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Atatürk Soyadı Kanunu'nu çıkarttığında 37 yakınına soyadlarını kendi el yazısı ile yazıp şahsen göndermek suretiyle bildirmiştir. Bu 37 soyadını da Türk Dil Tarih Kurumu'na verip saklamalarını istemişti; memleketin ilk soyadları olarak, 9.'su Behiç Bey'e lütfettiği Erkin soyadıdır. Açıklamasını da şöyle yapmıştır: içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun, o şartlardan etkilenmeden doğru düşünebilen, bağımsız kalabilen.
Sayfa 192 - GOA Yayınları/1. Baskı
Fransa'nın savaş ilan ettiği 3 Eylül 1939 tarihinden Almanların Fransa'ya girdiği 10 Mayıs 1940'a kadar (Bu döneme "Beyaz Harp Dönemi" denir.) ilk başlarda yoğun olan sirenler yavaş yavaş azalmıştı ancak geceleri karartma uygulanıyordu.
Sayfa 23
Reklam
"Hayat hep beklenmedik sürprizler çıkarır insanın karşısına, soğukkanlılığını koruyarak ve satranç oynuyormuş gibi, yapacağın her hamleden alınacak neticeye göre sonraki 2-3 hamleyi hesaplayarak yoluna devam edeceksin. Silah kullanmadığın müddetçe, en büyük silahın diplomasidir. Diplomasi ise sabır ve zekâ işidir. Ben diplomasi yaptım, Almanlar da benden hep şikâyetçi oldular ama defaatle madalya verdiler! İşte diplomasi böyle bir şey Sedat Zeki Bey. Yemekte sen de katıl bana, daha iyi anlarsın."
Sayfa 81
Fransız Yahudileri kendilerinin bir an önce salıverileceğini düşünüyorlardı.Halbuki tek salıverildikleri yer Auschwitz trenlerinin vagonları oldu. Bu feci sona gönderilmek üzere bekleyenler arasında kamptan salıverilenler oldu, ama bu kimsenin beklemediği Türk Yahudilerinden başkası değildi.
Almanlar General Huntziger başkanlığındaki Fransız delegasyonuyla 25 Haziran 1940 günü imzaladıkları mütarekeyi, 1918'de, savaşı kaybettiklerine dair kendilerine imzalatılan anlaşma ile aynı yer olan Retheondes Ormanı'nda ve daha da ileri giderek aynı vagonda imzalamışlardı.
Sayfa 33
Kamptaki Yahudilerin davranışları ise oldukça garipti. Fransız Yahudileri diğer bütün Yahudileri küçümsüyorlardı, sanki orada olmalarının sebebi onlardı. Fransız Yahudileri ilk kendilerinin bırakılacağını söylüyorlardı, otoritelerden de daha kayırmacı bir davranış beklentisi içindeydiler. Bu hiç bir zaman olmadı tabi. Almanların gözünde hepsi birdi, "Nihai Çözüm"le yok edilecek Yahudiler. Fransız Yahudileri kendilerinin bir an önce salıverileceğini düşünüyorlardı. Halbuki tek salınıverdikleri yer Auschwitz trenlerinin vagonları oldu. Bu feci sona gönderilmek üzere bekleyenler arasında kamptan salıverilenler oldu, ama bu kimsenin beklemediği Türk Yahudilerden başkası değildi.
Sayfa 57 - GOA Yayınları/ 1. Basım
Reklam
O esnada Büyükelçilikte kâtip olarak çalışan Oğuz Gökmen, Büyükelçi'nin, şahsen tanık olduğu bu önemli kararını, 1999 yılında yazdığı "Bir Zamanlar Hariciye" adlı kitabında şu cümlelerle yazacaktı: "Paris'te sefaret kâtibi olarak görev yaptığım yıllardan bilirim, Fransa'da Alman işgali sırasında Yahudilere akla hayale gelmedik işkenceler yapılırken Türk pasaportu olanlara dokunulmamıştı, evlerinin kapısına büyükelçiliğimizce verilen "Burası bir Türk vatandaşının evidir" levhası o mekana el konulmasını ve dokunulmasını önlemeye yeterli idi. Birçoğu canlarını ve mallarını bu sayede kurtarabilmişlerdi."
Sayfa 45
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.