Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ortaçağ'da Bilge Kadının Katli

Cadılığın Tarihi

Lois Martin

Cadılığın Tarihi Gönderileri

Cadılığın Tarihi kitaplarını, Cadılığın Tarihi sözleri ve alıntılarını, Cadılığın Tarihi yazarlarını, Cadılığın Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
110 syf.
6/10 puan verdi
Basımı olmadığı için 300 lira verdim ama hiç değmezmiş. Ben biraz daha ileri seviye bir kitap sandım ya da cadı avında yakılan kadınların kronolojik olarak tarihi açıklamasına yer verilir sandım ama kitap içinde dişe dokunur çok az bilgi var maalesef. Biraz özensiz bir derleme olmuş bence. Google'da da aynı bilgiler var zaten.
Cadılığın Tarihi
Cadılığın TarihiLois Martin · Kalkedon · 200958 okunma
Gerçek dünyada, eski zamanlardan beri beynimizdeki cadı algısının merkezinde duran ve toplumumuzdaki cadıların ve cadılığın rolünü genellikle ölümcül sonuçlara yol açacak şekilde belirleyen sorular iyi ve kötü, doğal ve doğa üstü sorularıdır. Bu cep kitabı Avrupa tarihinde cadılarla toplum arasındaki ilişkiyi ele almaktadır. Konuyu; zamanla, coğrafyayla ve hepsinden önemlisi gerçeklikle sınırlamıştır. Masallardaki cadılıkla değil, modern pagan cadılıkla ya da Avrupa dışı kültürlerdeki cadılıkla ilgilenmektedir. Tarihçiler, uzun süre Cadı Avı'nın neden, ne zaman ve nerede gerçekleştiği üzerine kafa yormuşlardır. Bu, Avrupa tarihindeki belli bir döneme has bir olgudur, ancak cadılık inancı yeni bir şey değildi ve Avrupa'yla sınırlı da değildi. Cadılık üzerine tarihsel araştırmalar özellikle Cadı Avı sürecinde sözde "cadılık" suçunu isledikleri savıyla tahminen 40.000 bin insanın öldürülmesi sonucunu doğuran Avrupalı cadı inançlarının çok sayıda öğesini bir araya getirmeye odaklanmıştır. Cadı Avı'nı açıklamak için toplumsal, ekonomik ve dinsel çekişmelerden kadınların ezilmesine ve felaketler ile doğal afetlere günah keçileri bulma uğraşına dek pek çok işlevsel teori üretilmiştir. Lois Martin
KAL KE DONKitabı okudu
Reklam
Ginzburg'un keşfinin bize gösterdiği ise, bu tür kalıcı pagan inançlarının ve geleneklerinin engizisyoncular tarafından nasıl alınıp cadılık kanıtına dönüştürüldüğüdür. (...) Nihayetinde, bu bir kültürler çatışmasıdır.
Sayfa 98 - KAL KE DONKitabı okudu
engizisyoncuların dünya görüşünde hayırsever ve bereket yanlısı bir pagan kültüne yer yoktu
Sayfa 97 - KAL KE DONKitabı okudu
Ginzburg on altı ve on yedinci yüzyıllarda varolmuş bir pagan bereket kültünün kanıtlarına ulaştı.
Sayfa 97 - KAL KE DONKitabı okudu
Batı Avrupa'da Cadı Kültü kitabıyla yapan Mısırbilimci Dr Margaret Murray'ninkidir. Kendinden önceki on dokuzuncu yüzyıl halkbilimcilerinin teorilerini yansıtacak biçimde, Murray de cadıların salt Şeytana tapıcılar olmadığını, aslında kökleri Taş Devri'ne kadar dayanan Dianus adlı boynuzlu bir pagan tanrıya adanmış örgütlü bir Hıristiyanlık öncesi bereket kültü üyeleri olduğunu öne sürmüştür. Ona göre, bu tarih öncesi kült cadı meclisleri olarak bilinen toplantılarla organize olmakta ve her cadı meclisi 12 cadı ve bir Efendi'den oluşmaktadır. Başkalarına göre bu Efendi cadılar tarafından kendi tanrılarının ilahi bir tezahürü olarak tapınma ve saygı görmektedir. Bu şekilde, Sabbat'a başkanlık eder ve antik av ve bereket tanrısını simgelemek için hayvan derileri giyer ve boynuzlu bir maske takar.
Sayfa 95 - KAL KE DONKitabı okudu
Reklam
1749 gibi erken bir tarihte, İtalyan araştırmacı Girolamo Tartarrotti-Serbiti, cadı Sabbat'ının biçimini ve sembolizmini antik pagan inançlarından aldığını iddia etmiştir. Jakob Grimm, 1844'te, cadı inançlarının halkın pagan kültürü ve ortaçağ heretikliĝini birleştirmesi sonucu belirdiğini ortaya koymuştur. Ne var ki, bu iki adam da, aslında gerçek bir cadı kültünün olduğuna inanmamıştır. 1828'de, Alman hukuk profesörü Karl Ernst Jarcke, cadıların ortaçağ Hıristiyanlığının aşağılayıcı bakışıyla sonuçta Şeytana tapıcı mezhebe dönüşmüş bir pagan kültünün üyeleri olduğunu ileri sürmüştür. Bu bakış açısı, birkaç yıl sonra, başka bir Alman, Franz Josef Mone tarafından geliştirilmiştir. Mone'ye göre, cadılık Hıristiyanlık öncesi bir Yunan ürünüdür ve muhtemelen Hecate ya da Dionysos'a adanmış gizli bir kültün kalıntısıdır. Bu kült, daha sonra hem vatansever Alman paganlar hem de daha sonra Hıristiyanlar tarafından dışlanmıştır. Ancak ne Jarcke ne de Mone iddialarını somut araştırmalarla ya da belgesel kanıtlarla desteklemişlerdir.
Sayfa 91 - KAL KE DONKitabı okudu
Britanya'nın Kelt sınırlarında Periler halk kültüründe kıyamet Günü'ne dek dünyanın vadilerine hapsedilmiş düşmüş melekler olarak görülür. Venüs gezegeni gibi, onların da günbatımıyla şafak arasındaki "ortanca" zamanlarda insanlara görüldüğü düşünülür.
Sayfa 83 - KAL KE DONKitabı okudu
Agnes Sampson Kral'ın huzuruna çıkarılır ama itiraf etmez. Götürülür ve genital bölgesinde Şeytan İşareti bulunur. İhtiyar kadın işkenceden geçirilir ve sonunda itiraf etmeden önce bir Cadı Boyinduruĝu takmaya zorlanır. Kendisine yöneltilen 53 suçlamadan çoğu hastaları iyileştirmekle ilgiliydi
Sayfa 79 - KAL KE DONKitabı okudu
İskoçya'da öldürülmüş cadıların sayısı kendisinden dört kat büyük İngiltere'dekinin üç mislidir.
Sayfa 77 - KAL KE DONKitabı okudu
Reklam
Kurbanların büyük kısmı, fakir, yaşlı kadınlardı. Şüpheliler soyuluyor ve üstlerinde şeytan işareti aranıyordu, iki üç gün boyunca aç ve uykusuz bırakılıyordu, bacaklar üst üste gelecek şekilde oturmaya zorlanıyor, bu şekilde bağlanıp bir ya da daha fazla gün yemeksiz uykusuz bırakılıyordu, yine aç ve uykusuz bir halde ayakları kanayana kadar sürekli yukarı aşağı yürütülüyordu. Hoplins, ayrıca şüpheli cadıları halkın gözü önünde yüzdürmekle de ünlüydü. Cadıların yüzdürülmesi, mahkemenin suyla gerçekleştirilmesinin feodal adıydı. Zanlı suya atılıyor ve dibe batıp (masum) batmadığına (suçlu) bakılıyordu. İnanç, büyük oranda, Tanrı'nın bir elementi olan suyun bir cadıyı doğal olarak reddedeceği üzerine kuruluydu. Yüzdürmek, Hopkins'in de cadı avı kariyerinde sürekli referans gösterdiği Kral, 1. James kitabı Daemonologie'nin de en gözde yöntemiydi. Zanlı, kollarını dizlerinin üzerinde çapraz hale getiriyor ve el parmakları ayak parmaklarına bağlanıyor, ardından bir ipe bağlı halde suya atılıyordu. Batıp batmayacağı ise büyük oranda ipin diğer ucundaki kişiye bağlı oluyordu.
Sayfa 75 - KAL KE DONKitabı okudu
İngiltere'de on altıncı yüzyılda cadılık inançlarına karşı yükselen akılcı seslerden biri Reginald Scot'a aitti. Onun görüşleri pek çok İngiliz din adamı tarafından benimsendi. 1584'te, cadılık inancını teşhir ettiği İskoçya baskılı Cadılığın Keşfi kitabında masum kadınların sorgulanması sonucu beliren feci adaletsizliklere son verilmesi çağrısı yaptı ve Katolik Kilisesi'ni fakirlerden cadılar yaratırken zenginleri takdis etmekle suçladı.
Sayfa 72 - KAL KE DONKitabı okudu
İngiltere'nin cadılık suçuna yönelik görece hoşgörüsü ölüm cezalarının yakılarak değil asılarak gerçekleştirilmesini sağlamıştır. Dahası, işkenceye yalnızca vatana ihanet davalarında izin verilmiştir.
Sayfa 70 - KAL KE DONKitabı okudu
İşkencenin yasaklanması talebine ön ayak olanlardan biri, daha önce cadılık duruşmalarının ateşli bir savunucusu olan Cizvit papazı Friedrich vonSpee idi. Brunswick Dükü işkencenin barbarlığı karşısında öyle dehşete düşmüştü ki, topraklarında işkence kullanımını yasakladı. Spee için kasıtlı bir tuzak kurdu. Şüpheli bir cadının Spee'nin de hazır bulunduğu işkencesinde kadının Sabbat'a katıldığını ve Spee ile başka bir rahibi de orada gördüğünü itiraf etmesini sağladı. Kadının itirafına göre, Spee ve yanındaki Cizvit kendilerini hayvana dönüştürmüş ve cadılarla cinsel ilişkiye girmişlerdir. Bu ilişkinin sonucunda cadılar kurbağa başlı, örümcek ayaklı ucube yaratıklar doğurmuşlardı. Spee duyduklarından öyle korkmuştu ki, işkence kullanımına karşı kampanyaların ateşli bir savunucusuna dönüştü ve 1631'de işkencenin güvenilmezliğini ortaya koyan ve sorgucuları onun kullanımına karşı uyaran meşhur Cautio Criminalis'i yazdı. Yasal ve ideolojik açılardan yayılan şüphecilik en son ifadesini on yedinci yüzyılın sonlarında ve on sekizinci yüzyılın başlarında bir çok Avrupa devletinde kabul edilen bir yasada bulundu. Buna göre cadılık, ciddi olmayan bir suçtu ve pek çok aydınlanmış devlet adamı tarafından yalnızca hurafe ve cahilliğin bir ürünü olarak görülmeye başlanmıştı. Ne var ki bu yeni yasaların kabul edildiği dönemlerde, bir çok bölgede cadı avı çoktan sona ermişti ve yasalardaki değişikliklerin cadı avının sona erdirilmesinde çok az gerçek etkisi olabildi. Son aşamada, işkence kullanımı da yasaklandı ancak, yine bir çok bölgede işkence pratiğinin sona ermesi uzun bir vakit alacaktı.
Sayfa 67 - KAL KE DONKitabı okudu
cadı avlarına karşı konuşmak büyük oranda tehlikeli bir girişimdi. Rönesans döneminden doktor Johan Weyer içlerinde Jean Bodin'in de olduğu bir çok çağdaşının öfkesini yermişti. Bodin, weyer'in 1563'te cadılık inancını kınamasının ardından onu bir cadı olmakla suçlamıştı. 1519'da, tanınmış gizemci filozof Henry Cornelius Agrippa bir kadını cadılık suçlamalarına karşı başarıyla savunarak kendi hayatını tehlikeye atmıştı. Süreç içinde, avukatlık yaptığı Alman kasabası Metz'de sorgu hakimi olan Nicholas Savin'in acımasız yöntemlerini teşhir etmekle başarılı olmuştu.
Sayfa 65 - KAL KE DONKitabı okudu
134 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.