Yapmak için girdiğimiz yerleri asla yıkmadık. Eğer memleketimizde harâbe varsa... Eğer tarîk-i temeddünde geri kalmışsak sebeplerini bizde değil, hariçte arasınlar. Atalarımızın bastığı yerlerde yalnız otlar değil, kasabalar, şehirler de bitiyordu.
-Çal çoban çal!.. Ne Ertuğrul gibi oğlun öldü ne Sivas gibi şehrin yıkıldı!..
Bir insan sürüsünün tali'siz çobanından bir koyun sürüsünün gamsız çobanına tevcih edilmiş olan bu hitab-ı tahassür kadar hiçbir mersiye, hiçbir nevha, oğlu ölmüş bir baba ile memleketi yıkılmış bir hükümdarın gönlündeki evcâ'u alam tercüman olamaz
- Çal çoban çal!.. Bu yüksek dağlar, bu geniş ovalar, bu şarkılar söyleyen dereler, bu öten ormanlar, bu yer, bu gök senin, hep senin, mü'ebbeden senindir.