Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çanakkale'den Filistin Cephesine

Sarkis Torosyan

En Yeni Çanakkale'den Filistin Cephesine Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Çanakkale'den Filistin Cephesine sözleri ve alıntılarını, en yeni Çanakkale'den Filistin Cephesine kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Alın yazısı, işin sonudur. Şans ise insanları sona sürükleyen rüzgardır. Her ikisi de esrarengizdir."
Sayfa 106Kitabı okudu
"Kötü yönetilen, sömürülen, eğitimsiz, din adamlarının hakimiyetindeki bir milletin içerisinde baskı gören milli bir azınlık olarak biz Ermeniler her zaman kuşku ve gerginlik dolu bir hava içinde yaşadık. Çok kan kaybettik, sözü dahi edilmeyen baskılar gördük ve katliamlara maruz kaldık. Hafiye teşkilatının yarattığı baskının etkisini hissederek ve zulümle yönetildik. Kısacası, yeryüzündeki bütün milli azınlıklarla aynı kaderi paylaştık. Umutsuzca özerlik isterken, öncelikle emperyalist Rusya’ya, sonra emperyalist İngiltere’ye ve en sonunda da emperyalist Fransa’ya kandık. Lakin aslında ulusların isimlerinin bir önemi yoktur. Emperyalizmin amaçları ve uygulamaları sadece yüzeysel farklılıklar gösterir; fakat özünde onursuz ve iğrençtir. Emperyalistler bizi isyana kışkırtıyorlardı. Bir yanda, bizler üzerimizdeki milliyetçi emellerin ağırlığı altında ezilirken, diğer yanda, yöneticileri tarafından sömürülen Türk halkı kışkırtılarak aşırı uçlara doğru yönlendiriliyordu. Demagoglar, Ermenileri yem olarak kullanarak dini duyguları ve fanatizmi körüklüyor ve bu gariban kalabalığın zihnine hükmetmeye çalışıyordu. Gerçekleşmesi imkansız olan hayali milliyetçi hedeflere ulaşmak üzere kışkırtıldık. İçinde bulunduğumuz isyan halinin yarattığı tehdit yüzünden çaresizliğe düşen Türkler, sonunda Ermeni meselesini Birinci Dünya Savaşı esnasındaki büyük katliamlarla kesin olarak çözmeye karar verdiler."
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Dünya değişmedi. Hala öyle...
"Dünya değişiyor. Fakat benim size anlatacağım zaman diliminde, dünya en önemli vasıfları insan hayatını hiçe sayarak hırsları için başkalarını kurban etmek olan küçük adamların etrafta gezinip duran gölgeleri tarafından yönetiliyordu."
Sayfa 100Kitabı okudu
"Mondros Mütarekesi sonrasında, Enver Paşa taraftarı olan bazı eski İttihatçılar, Bakü’de üslenmişler ve 1920 yılında Türkiye Komünist Fırkası isimli partiyi kurmuşlardı."
"Doğu Cephesi’nde 1914 yılının Aralık ayının son haftasında yaşanan Sarıkamış bozgununun sorumlusu olan Enver Paşa, on binlerce askerin kaybının faturasını, ayaklandıklarını iddia ettiği Anadolu Ermenilerine çıkartmıştır."
Sansür... Kıskançlıktan...
"Yeni Mecmua’nın yayımladığı “Çanakkale Nüsha-i Fevkaladesi”nin 1918 yılında piyasaya çıktıktan kısa bir süre sonra İttihatçıların kararıyla toplatılmış olması güzel bir örnektir. Bu kararın altında yatan sebep, Yeni Mecmua’da genç gazeteci Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey’in “Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Bey ile Mülakat” başlıklı röportajının yayımlanmış olmasıdır. Toplatma kararının arkasında Mustafa Kemal Paşa’nın imajının parlatılmasından rahatsız olan Enver Paşa’nın İttihat ve Terakki Genel Merkezi’nin bulunduğu tahmin edilmektedir. Derginin toplatılmasıyla ilgili dedikodular İstanbul’da yayılınca, aynı dergi, bu sefer kapağına Liman von Sanders’in fotoğrafı konularak tekrar yayımlanır. Enver Paşa, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşa’nın halk arasındaki itibarını silmek için, onu Çanakkale Cephesi Komutanı Liman von Sanders’in gölgesinde bırakmayı tercih etmiştir."
Reklam
"Cihad-ı Ekber ilanıyla ilgili haberleri duyan ve o günlerde Beylerbeyi Sarayı’nda olup biteni yakından takip eden devrik Sultan II. Abdülhamid’in şaşkınlığını kızı Ayşe Osmanoğlu’nun anılarından okuyoruz: Cihat ilan olununca babam büsbütün şaşırmış ve “Cihadın kendisi değil, fakat ismi bizim elimizde bir silahtı. Ben bazen sefirleri tehdit etmek istediğim vakit, ‘Bir İslam halifesinin iki dudağı arasında bir kelime vardır. Allah bunu çıkartmasın!’ derdim. Cihad bizim için ismi olup da cismi olmayan bir kuvvetti. Bunun altından nasıl çıkacaklar, İngiltere buna aldanacak mı?” diyerek teessürlerini bildirmiş."
Milliyetçilik
"İttihatçıların bu topraklarda yerleştirdiği siyaset geleneğinde “Türkçü” ve milliyetçi projeleri hayata geçirmenin tek yolu, malum projeleri İslami bir ambalaj ve komitacılıkla desteklenen bir eylem planı içinde kitlelere sunmaktan geçmektedir. Sonunda varılacak nokta, milliyetçi nitelikleri ağır basan bir hedef olsa bile, gidilen yolun güzergahı Müslüman mahallesinden geçmektedir."
"İttihatçı/Kemalist siyaset geleneğinde Türkçü/milliyetçi politikaların hayata geçmesi çoğunlukla “din dolayımı”yla gerçekleşmiştir. İttihatçılar ve onların devamı olan Kemalistler, özünde “milliyetçi” bir projeyi devreye sokacakları zaman, ancak halkın samimi İslami hassasiyetlerini kullanarak bu projeyi kitlelere satabileceklerini çok iyi bilirler. Tek başına “Türklük” veya “Türkçülük” söyleminin istenen siyasal hareketliliği yaratmakta eksik kaldığının farkındadırlar. Bu çerçevede, “dinin siyasete alet edilmesinin” veya “dini duyguların sömürülmesinin” patenti İttihatçı/Kemalist siyaset geleneğinin tekelindedir. Eğer başka siyasi gelenekten gelen kadrolar dini siyasete alet ederlerse, İttihatçı/Kemalist geleneğin mensupları direnç gösterirler!"
"Ermeni tehciri sırasında, İttihatçılar “pis işlerini” yaptırmak için düzenli orduyu kullanamadılar. Bunun yerine, Ermeni kıyımında kullanmak amacıyla Teşkilat-ı Mahsusa’yı, çeteleri veya düpedüz sivil halkı devreye sokmak zorunda kaldılar. Bir anlamda, resmi devlet mekanizmasının yanı başında çalışan alternatif güç odaklarını yarattılar. Ve işte tam bu nedenle de “devlet adamı” olmaktan ziyade, “komitacı” olarak kaldılar. “Komitacılık” onların tercih ettiği bir şey olmaktan çok, formel devlet aygıtının gösterdiği direnç nedeniyle başvurmak zorunda kaldıkları bir eylem/yönetim biçimiydi."
36 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.