Çapraz İlişkiler sözleri ve alıntılarını, Çapraz İlişkiler kitap alıntılarını, Çapraz İlişkiler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Avrupa’nın Tanzimat’tan bu yana Türkiye’yi içine düşürmek istediği tek bunalım siyasî idi. Bunda başarıya ulaştılar. Meselenin siyasi olduğunu kavrayabilmiş tek adam Sultan Abdülhamid Han idi.”
Halen bütün dünyada siyasal bir tedirginliğin alabildiğine yürürlükte olduğunu itiraf etmekten kaçınıyor değiliz. Ancak bu tedirginliğin sebebi, sosyalist ve kapitalist otorite merkezleri arasındaki anlaşmazlıktan doğmuyor. Deyim
yerindeyse, siyaset sahnesine yeni bir gücün, Müslümanların, çıkmak hususundaki çabaları değinilen tedirginliğin bizce başlıca etkenlerinden en önemlisi sayılmalıdır. Doğu ile Batı arasında zaman zaman bozulduğundan dem vurulan siyasal denge, bize kalırsa, bu günkünden daha sağlam bir yapıya hiç bir
zaman kavuşmamıştır. Ancak Doğu ile Batı arasındaki dengenin bozulduğu söylenirken bunların kontrolleri altında tuttukları nüfuz bölgelerindeki oynamalar, değişmeler, dönüşümler söz konusu edilmek isteniyorsa, bu alanda
bir hareketliliğin bulunduğu itiraf edilmelidir.
Batı sermayesi, ister yardım biçiminde, ister kredi biçiminde, hatta isterse ortaklık biçiminde girsin, girdiği ülkede prensip olarak müstemlekelere mahsus programları icra eder. Ne demek bu? Batı'nın, aslında tarafsız diye sanılan malî kuruluşları açtığı kredilerin kullanılması hususunda o ülkeyi serbest bırakmıyor.
Verdiği veya vermeyi düşündüğü kredilerin ancak kendi göstereceği alanlarda, tasvip ettiği projelerde kullanılması şartıyla kredi açıyor. Fakat bu projelerin aslında müsmir yatırımları gerçekleştirmek için hazırlandığı sanılmamalı. Bir
ülkeyi baskı altında tutmanın geleneksel yollarından birinin de o ülkeyi borçlandırmak olduğu artık bilinmektedir. Kişiler düzeyinde geçerli olan borçlandırma yöntemi, ülkeler ve uluslararası ilişkilerde de geçerlidir. Özellikle
son 150 yıldan bu yana, dış politika uygulamalarında borçlandırma suretiyle bir
ülkeyi baskı altında tutmak, böylece o ülkenin iç ve dış politikasını yönlendirmek alışılmış uygulamalardan sayılmaktadır.
Öncelikle günlük yaşantımızda Batı'nın kapitalistik usulüne göre bir üretim ve tüketim alışkanlığı elde ederiz. Bu alışkanlık bizim için vazgeçilmez hale geldiği
andan itibaren, kitle halinde pazar olma durumuna hazırlıklı olmak gerekir.