Konuşmanın ne faydası var, konuşmanın sonu yok,
Yürekteki şeylerin sonu yok.
(What is the use of talking, and there is no end of talking,
There is no end of things in the heart.)
Anılar, yüzen geniş bir bulut gibi,
Günbatımı, eski bildiklerin ayrılışı gibi
(Mind like a floating wide cloud,
Sunset like the parting of old acquaintances)
...Kurumuş sapları kazıp çıkarıyoruz.
Diyoruz ki: Ekim ’de bırakırlar mı bizi, döner miyiz?
Saray işleri de iyi gitmiyor, rahatımız yok.
Üzüntümüz büyük, ama dönemeyiz ülkemize...
O ayrılışa ne kadar üzüldüğümü sorarsan:
Baharın sonunda yaprakların düşmesi gibi birşey bu,
Düğümler içinde dolanıp bükülerek.
Konuşmanın ne faydası var, konuşmanın sonu yok,
Yürekteki şeylerin sonu yok...
O ayrılışa ne kadar üzüldüğümü sorarsan:
Baharın sonunda yaprakların düşmesi gibi bir şey bu,
Düğümler içinde dolanıp bükülerek.
Konuşmanın ne faydası var, konuşmanın sonu yok,
Yürekteki şeylerin sonu yok.