Hayran kala kala okuyup tek solukta bitirdiğim o muhteşem kitap Celile…
Paşa kızı, paşa torunu, paşa gelini Celile. Eğitimini Paris ve Roma’da tamamlayan,dönemin en iyi hocalarından ders alan, en büyük tutkularından biri resim yapmak olan, Osmanlı’nın ilk kadın nü ressamı Celile. Nazım Hikmet Ran’ın annesi, Yahya Kemal Beyatlı’nın sevgilisi Celile. Aşkı için elinden gelen her şeyi yapan, oğlu için herkesi tek tek karşısına alan, korku nedir bilmeyen ela gözlü pars Celile.
Kendimi uzun zamandır ilk defa edebiyata tam anlamıyla doymuş hissediyorum. Celile Hanımın edebiyatla,sanatla, aşkla, tutkuyla, hayal kırıklığıyla dolu dolu geçirdiği ömrünü okudukça ben heyecanlandım. Heyecanlandıkca yaptıklarına hayran kaldım. Canından çok sevdiği Nazım’ını yirmi sekiz yıllık hapis cezasının on ikinci yılında açlık grevindeyken kurtardı. Oğlunu hapisten kurtarmak için başlattıgı imza kampanyasına dönemin en ünlü isimleri katıldı. Padişah hafiyeleriyle, Balkan çetecileriye karşı karşıya kaldı. Korkmadı. Hepsinin üstesinden geldi Celile. Hayatının en büyük hayal kırıklığını belki de onun aşkını taşıyabilecek büyüklükte bir yüreğe sahip olamayıp, kendisini yarı yolda bırakan Yahya Kemal yaşattı ona. (Yahya Kemal sana pek bir şey söylemek istememekle birlikte erkeklerin özeti olduğunu düşünüyorum.) Yine de yılmadı ela gözlü pars.
Hayatına kaldığı yerden daha güçlü bir şekilde devam etti
Yetmiş altı yıllık ömrüne neler sığdırmadi ki?
Son olarak Osman Balcıgil’ın muhteşem bir kalemi var. Kitabı okumadım resmen yaşadım. Yazarın diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum