Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cennet Çürüdü

Jenny Hval

Cennet Çürüdü Sözleri ve Alıntıları

Cennet Çürüdü sözleri ve alıntılarını, Cennet Çürüdü kitap alıntılarını, Cennet Çürüdü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Teni yumuşacıktı, hatırladığımdan da yumuşaktı, sanki o da küflenmiş gibiydi, düşmüş bir Havva. Altımızda elmaların gümbürtüsünü duyabiliyordum. Gerçek bir ses gibi değil de, bir tür içsel vızıldama gibi, hani insan tırnakların ve saçların uzayışını ya da çiçek pıtraklarının açışını duyduğunu hayal eder ya, işte öyle."
Sayfa 101Kitabı okudu
"Sonra Carral kürek kemiğimin, leğen kemiğimin, uyluk kemiğimin ve dizimin arkasında yatıyor. Bitki özünün tavandan, köşelerin tümünden gümüş parıltılı bir yankı yaparak damladığını duyuyorum, bizimle, bizim için, bizden akıyor ve ben buradan gitmek zorundayım."
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
"Sonra içim kabardı, onun sapları, parmakları ve kan damarları yeni ve yumuşak bir iskelet gibi tüm bedenime yayıldı."
Sayfa 110Kitabı okudu
Uyku, ağır, içinden sızılamaz duvarlarını benimle uyumayan dünya arasına çekiyordu.
Tam beş kulaç dipte yatıyor baban; Kemikleri şimdi mercan oluyor; Bir çift inci artık gözlerinde duran; Hiçbir parçası yok olmuyor; Harika bir şeye dönüşüyor bence Deniz değişimden geçtikçe. William Shakespeare , Fırtına
Sayfa 119 - umami kitap
Cennet Çürüdü / Jenny Hval Kuir Edebiyatı eserleri yayınlayan ve hep yayınlayacak gibi görünen @umamikitap 'ın ikinci romanı Cennet Çürüdü. Birinci roman Yakut Ormanı idi ve benim aklımda kalan bir metin olmuştu. Norveçli müzisyen ve yazar Jenny Hval'ın bu metninde şiir ve şiirin gücü olan metafor düzyazının içinden sürekli hissediliyor. Ama sırıtmıyor, metinle son derece uyumlu ve çok carpıcı. Romanın konusundan çok biçimi dikkat çekici benim için. Mesela, duyulara çok hitap eden bir roman, hem görsele hem kokuya hem dokunmaya. Bu tarz, duyulara bu kadar hitap eden okuduğum roman sayısı onu geçmez sanırım. Konu şöyle: Norveçli üniversite ögrencisi Jo, üniversitede biyoloji okumak için İngiltere'de çokkültürlü bir kampüse gelir. Ev ararken fabrikadan bozma bir yerde yaşayan Carral ile tanışır, evinin bir odasını kiralar. Bu fabrika daha sonra neredeyse yaşayan bir organizma gibi çıkar karşımıza, Jo da biyoloji okumaktadır ve bu süreç (yapının organizmaya dönüşmesi) derslerden öğrendiği kavramlarla paralel ve bir o kadar etkileyici anlatılır. Jo ve Carral arasında, Jo'nun daha önce bilmediği türden bir çekim olur, kitabın arkasında "kuir arzu" olarak anılan bu çekim, Jo'yu sarsar, rüya ile gerçek, delilik ile aklıbütünlük, mit ile günlük yaşam arasında gidip gelmesine neden olur. Spoiler vermemek için söyleyemiyorum ama orada gösterilen mitin yaşantıya yedirilmesi müthiş olmuş. Çok ustaca. Alzheimer olmazsam bu romanı ( en çok belirgin metafor kullanımı açısından) asla unutmam sanırım. İnşallah olmam. İyi romanları hep hatırlamak istiyorum çünkü.
Reklam
The blood was old, like it usually is on the first day of my period, and the drops had coagulated into little sticky black lumps. It has always frightened me that I can’t stop the blood. It just drips and drips from me to a rhythm I can’t control, and now, too, every drip was wrapped in an echo from the porcelain, from the plasterboard, from the firm concrete walls. They whispered to me – *Jo* … *Jo* … *Jo* … *Jo* … – as if I was leaking into the room and dissolving, flowing from my own bloody crotch like black juice from a rotten apple core.
The Brewery
I could hear the house creak and it swayed as though we were at sea. And later in the afternoon, it was as if we were in the sea and carried the house inside us.
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.