Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1947-2022 Amerikan Gizli Servisi ve Faaliyetleri

CIA Tarihi

Rhodri Jeffreys-Jones

CIA Tarihi Gönderileri

CIA Tarihi kitaplarını, CIA Tarihi sözleri ve alıntılarını, CIA Tarihi yazarlarını, CIA Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyanın, Avrupa dışında kalan ve beyazların yaşamadığı yerlerinde ise CIA - unutulmamalı ki, Beyaz Saray'ın yönlendirmesi ile - daha acı­masız faaliyetler sergilemiştir. Bunun bir nedeni de söz konusu yerlerde eli­ne daha fazla fırsat geçmesi idi. Moskova, teorik olarak ırkçılığa karşı olan komünizmin, buna rağmen kendine özgü bir milliyetçilik ortaya koyması nedeni ile, dünyanın sözü edilen yerlerinde yaşayan insanları korumak için nükleer güce ya da konvansiyonel askeri güce başvuracak gibi görünmü­ yordu. CIA'in söz konusu bu "Üçüncü Dünya" ülkelerinde daha kirli hi­lelere başvurmasının bir diğer nedeni de ABD'nin insan haklarını coşkulu şekilde savunmasına rağmen, aslında kendisini daha eski dönemlerin em­peryal güçlerine ait önyargılardan tamamen sıyıramamış olması idi. Aslında, CIA'in Üçüncü Dünya ülkelerine olan müdahaleleri her za­man da Avrupa'ya olan müdahalelerinden daha radikal olarak değerlendi­rilemez. Örneğin Filipinler, gizli operasyonların nispeten daha ılımlı bir uygulama şekli olan isyan bastırma hareketlerine sahne olmuştur. 1909-13 yılları arasında yönetimde bulunmuş olan ABD Başkanı William Taft, Fi­lipinlilerin demokratik kararlar alabilecek ve özerk bir yapıya sahip olabi­lecek düzeyde bir eğitime sahip duruma geldiklerine güven duyulabilene dek, bir sömürge yönetimine tabi olmaları şeklinde bir politika belirle­mişti.
Sayfa 74 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı yarım bıraktı
İş rejimleri devirme konusuna geldiğinde de CIA, dünyanın diğer bölgelerine kıyasla Avrupa'da daha ihtiyatlı bir tutum izliyordu. CIA'in Sağlık Değişim Komitesi (Health Alteration Committee) adını taşıyan suikast komitesinin de beyazların yaşadığı ülkelerde aktif olmadığı göz­leniyordu. Hatta, Demir Perde gerisindeki komünist
Sayfa 73 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı yarım bıraktı
Reklam
CIA'in faaliyetleri yalnızca propaganda ile de sınırlı değildi. 1940'ların sonları ile 1950'lerde İtalyan ve Fransız siyasetine doğrudan müdahaleleri, belgelerle apaçık ortadadır. Çeşidi siyasi partilere gizlice mali destek sağ­lamış, komünistlerin matbaa makinesi satın alıp basım faaliyetlerine giriş­melerine engel olmak için piyasada satılan bütün mürekkebi satın alma yoluna gitmiş ve genellikle Batı Avrupa siyasetinde partiler arası rekabe­tin eşit şartlarda değil, taraflardan birinin daha fazla lehine olacak şekilde yürümesi için çaba göstermiştir. CIA'in seçim sonuçlarını değiştirme yö­nünde çaba göstermiş olup olmadığı da yine tartışmaya açık bir konudur. Bugün geriye dönüp baktığımızda, Avrupa'da günlük hayata yeniden refah hakim olurken, herhangi bir manipülasyona gerek olmaksızın, Avrupalı seçmenlerin zaten komünizmi reddetmiş olacaklarını görebiliyoruz. Bu durumda belki de Teşkilatın, Amerikan halkının vergilerinden elde edilen parayı boşa harcamış olduğunu söylemek mümkün. İngiliz İşçi Partisinin liderlerinden Hugh Gaitskell, muhtemelen CIA'in sağladığı paraların et­kisi ile sağa kaymıştı; ancak bunu yapmasındaki gerçek nedenin, İngiliz vatandaşlarının kendisinden beklentilerinin bu yönde olduğuna inanma­sından kaynaklanmış olması da mümkündü.
Sayfa 72 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı yarım bıraktı
Kültürel Özgürlük Kongresi, masraflarını kendisinin karşıladığı ser­giler, performanslar ve ödül törenleri düzenlemek sureti ile, sanatçıları ve müzisyenleri de elde ediyordu. "İdeolojinin sonu" olarak tanımladığı hi­leli bir yaklaşım sergiliyordu. Oysa son vermek istediği tek bir ideoloji vardı; o da komünizmdi. Buna karşılık, bütün bu
Sayfa 69 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı yarım bıraktı
1950 yılında, romancı ve eski Komintern görevlisi Arthur Koestler, taraf değiştirmiş eski bir Marksist olarak Sovyet rejimine yönelik ateşli eleştirileri ile, CIA'in çalışmalarına önemli katkılarda bulundu. Batı Ber­lin'de bir miting düzenledi. II. Dünya Savaşı'nın ardından, Kızıl Ordu'nun hak iddia ettiği bölgede oluşturduğu ve Doğu Almanya adını verdiği kısa ömürlü devletin toprakları içerisinde yer alan Batı Berlin, demokrasinin hüküm sürdüğü küçük bir kuşatılmış yerleşim birimi niteliğinde idi. Koestler'in mitinginin ardından, CIA desteği ile Kültürel Özgürlük Kongresi oluşturuldu. Kongre tarafından yayınlanan "manifesto"nun ilk sözleri şun­lardı: "Düşünce özgürlüğünün insanın vazgeçilmez haklarından biri oldu­ğunu açıkça beyan ederiz". Görünmez eli ile bu işin içinde yer almış olan CIA, Kongre merkezinin, Avrupa'da sol eğilimlerin yaygın olduğu kültür başkenti Paris'te olmasına karar verdi.
Sayfa 69 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı yarım bıraktı
Toplumda, CIA'in kendi amaçları doğrultusunda kullanmadığı nerede ise hiçbir kesim yoktu. Komünistlerin ABD'de sivil hakların savunuculu­ğunu yaptıklarının kesinlikle farkında olan CIA, Afrika-Amerika Ensti­tüsü adını taşıyan bir paravan kuruluşa destek sağlıyordu. Joseph Alsop gibi tanınmış gazeteciler de CIA ile işbirliği yapıyorlardı. Alsop, sağladığı desteğin karşılığında herhangi bir ücret almıyordu. Üst düzey CIA yöne­ticileri gibi Alsop da lvy League (Sarmaşık Birliği) çevreleri ile iç içe idi ve onların yüksek ideallerini paylaşarak yaymaya gayret ediyordu. ABD'nin imajını gerek yurt içinde gerekse yurt dışında güçlendirmek amacı ile CIA ile işbirliği yapan Amerikalı gazetecilerin sayısının 50 ile 400 arasında ol­duğu tahmin ediliyor.
Sayfa 68 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Teşkilatın faaliyetleri, maaşlı olarak CIA'de çalışmak üzere göreve alınmış olan "CIA görevlilerinin" sorumluluğu altında yürütülmektedir. Aslın­ da İngilizcede CIA görevlileri için "subay" anlamına gelen "officer" sözcüğü kullanılmaktadır. Bu sözcük, Ordu ve Donanmada görevli subayların, genel­likle askeri ataşe olarak atandıkları yerlerde istihbarat operasyonları yürüttük­leri dönemlerden kalmadır. Ayrıca İngiltere'de MI (Military lntelligence-As­keri İstihbarat) 5 ve 6 birimlerinde ve OSS'de çalışanların subay olmalarının da CIA görevlileri için bu sözcüğün seçilmesinde etkisi olmuştur. Oysa CIA, genel olarak sivil bir teşkilattır. Yine de aynı "officer" terimi, CIA görevli­lerini çalıştırdıkları "ajanlardan'' - ki bunlar çoğunlukla yabancı ülkelerin vatandaşları olmaktadırlar - ayırt etmek için halen kullanılmaktadır.
Sayfa 67 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı yarım bıraktı
CIA'in kuruluş arifesinde, Başkan Truman, sonradan "Truman Doktri­ni" olarak anılacak politikayı açıkladı. Söz konusu politikada, "dizginleme" ilkesine açık ve net olarak yer verilmekte idi. Başkan, o dönemde Yunanis­tan'da tüm şiddeti ile devam etmekte olan iç savaştan endişe duyuyordu. Yunanistan'da olduğu
Sayfa 66 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı yarım bıraktı
CIA, yakın dönemde görev yapmış olan Başkanlar tarafından ortaya konulan Amerikan ilkeleri çerçevesinde faaliyet yürütüyordu. Ancak, Baş­kan Woodrow Wilson, kendi kaderini tayin ilkesi üzerinde önemle dur­muşken, Başkan William Taft ise, Filipinler'de valilik yaptığı dönemdeki deneyimlerine dayanarak, yeni kurulan devletlerin ancak belli bir eğitim sürecinden geçtikten sonra bağımsızlıklarını elde etmelerinin uygun ola­cağını savunmuştu. Ayrıca, Başkan Franklin D. Roosevelt ile İngiltere Başbakanı Winston Churchill, 1941 Ağustos'unda imzaladıkları Atlantik Bildirisinde, ulusların kendi kaderini tayin hakkına sahip olduklarını yeni­ den teyit ederlerken, Taft'ınkine benzer bir çekinceyide dile getirmişler ve eski sömürgelerin, acele kararlar vermemeleri ve sola doğru yönelmemeleri için, tam bağımsızlığa geçişlerinde bir "program" izlemelerinin gerekli ola­cağını belirtmişlerdi. Bu çekince, CIA'in sömürgecilik sonrası dönemde yaşanan birçok felaketin içinde yer almasına yol açmıştır.
Sayfa 64 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı yarım bıraktı
Başlangıçta, Roosevelt'in bu çekimser tutumu ABD'nin herhangi bir bedel ödemesine yol açmamıştı; zira zaten o sıralarda ABD'nin başka ülke­lerin iç işlerine müdahalesini gerektiren bir durum söz konusu değildi. Bir tarihçinin yorumu ile, "Roosevelt'in Başkanlığı döneminde bölgeyi sarmış olan diktatörler, Washington'un hegemonyasını asla sorgulamayı düşün­müyorlardı". Ancak bölgeye Nazi sızması baş gösterdiğinde, Roosevelt başlangıçtaki yaklaşımını değiştirmişti. Bununla birlikte yine de açıktan açığa güç kullanmaktan kaçınıyordu. Bunun yerine, gizli faaliyetlere yö­nelmeyi tercih etti ve hem faşizmle, hem de komünizmle mücadele etmesi için FBI'ı göreve sevk etti. 1947 yılından sonra ise, Yanqui aleyhtarı duy­guları kışkırtmadan (öyle olması umuluyor ve isteniyordu) Washington'un isteklerini gizli yollardan uygulama sırası bu kez CIA'de idi.
Sayfa 64 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı yarım bıraktı
56 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.