(...)Cicero (...) Ardında bıraktığı çağlar boyunca okunmuş ve okumaya devam eden külliyatı siyaset kariyerindeki kişisel başarı ve başarısızlıkların savunmaları ve gerekçeleri ile örülüdür.(...)
(...)Cicero devlet tanımını halk kavramı üzerinden yapar ve devlet türlerini de bu halk tanımı üzerinden açıklar, en nihayetinde yönetim nasıl olursa olsun, yönetilecek olan halktır.(...)
(...)De Re Publica (...) Eserin genelinde Roma devletinin gelmiş geçmiş en iyi siyasi rejime sahip olduğunu savunan Cicero öncelikle Yunan öncüllerinden farklı bir siyasi terminolojiyi kullanarak bir devlet tanımı yapar, türlerini sıralar ve bunların birbirine dönüşme koşullarını inceler.
(...)Cicero (...) Platon’un deneyimlenmemiş ideal devletine karşılık, Polybius gibi, yaşadığı dönemde deneyimlenmekte olan Roma devletini ideal olarak ortaya koyar.
(...)Cicero genel hatlarıyla Platon ve Polybius gibi düşünerek zaman içinde her şeyin zıddına dönüşebileceğini, dolayısıyla krallığın tiranlığa, aristokrasinin oligarşiye ve demokrasinin de çete yönetimine doğru evrilebileceğini düşünür.(...)
Cicero, Platon, Aristoteles ve Polybius’un da üzerinde durduğu bilinen, deneyimlenmiş üç devlet türünü analiz edip niçin üçünün de ideal bir devlet olmadığını tek tek gerekçelendirir.(...)
Bundan sonra Cengiz Çevik ne yazsa okurum. Son derece titiz çalıştığı kitabın her cümlesinden belliydi. En çok da başlarda bir dipnotta çok saygıdeğer başka bir çevirmenin kalıbı farklı çevirmesine dair nazik karşı fikrini okuduğumda etkilendim. Yine de başka Cicero okumalarıma da dayanarak Cicero'nun açığını çok vermediğini söyleyebilirim. Kitabı Cicero'nun mülkiyet hakkına dair fikirlerini derlemek için okudum esasen. Aristokrat karakterinin üzerinde dursa da, toprak reformu ve toprağın yeniden dağıtımı için ayaklananlara karşı hoyrat tavrına eserde pek rastlayamadım. Hatta eserlerinde seçtiği karakterlerin yapısı da daha çok mülkiyet bakımından reform karşıtı kişiler. Ama satırlarda meraklı gezen gözlerim, buna dair de bir açıklama göremedi. Yine de başlıkta vaadedildigi üzere, Cicero'nun devlet tasavvuru ve uygulamadaki bazı faaliyetleri gerek Stoacılarla ve gerekse çağının etkilendiği olaylarıyla çok güzel desteklenmiş. Doğrudan ilgi alanımda olmayıp muhteşem bir ilgi ve merakla okudum. Okurken yazarın ifade gücüne ve akademik yazın kabiliyetine de hayran kaldım.
Platon demokrasinin ve oligarşinin yıkılışlarını birbirine benzetir: Nasıl ki oligarşiyi kuran da, yıkan da aşırı zenginlik arzusuysa, aynı şekilde demokrasiyi kurup yıkan da ondaki en büyük arzu yani özgürlük arzusudur.