Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1980'lerden 90'lara Türkiye ve Starları

Cilalı İmaj Devri

Can Kozanoğlu

Cilalı İmaj Devri Sözleri ve Alıntıları

Cilalı İmaj Devri sözleri ve alıntılarını, Cilalı İmaj Devri kitap alıntılarını, Cilalı İmaj Devri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sonraları özgün müziğe "müzikal cevap" da verildi ama cevap yine Unkapanı'ndan geldi: Kentli orta sınıfların, yarı aydınların ve "maksat rap olsun" diyenlerin kaseti Vitamin.. Kent değerlerine ısınıp " Aman bizi kıro sanmasınlar" derdine düşenler için, "İstanbul mahvoldu, her yana magandalar doldu" şikayetlerine bir de çiğköfte espirisi ekleyince aydın olduklarını zannedenler için, ikinci ligde mücadele eden uçuklar için birebirdi bu kaset
''Öylesine geniş bir "terö­rizm" çerçevesi çizip öyle bir anti-terör dalgası yaratmalı ki medya, aşırı ılımlı çizgiye çekilemeyen her tür radikal hare­kete "terörist" damgası vurulabilsin.''
Reklam
''İnsanlar yine kendi seslerine sahip değil. Birileri, hayatı onların yerine seslendiriyor ve "Bakın, bu sizin sesiniz" yut­turmacası iyi işliyor. Toplumun sesi bile bir imaj yalnızca.
Ahmet Kaya'nın müziği, o noktanın müziği işte. Yoksulluğu, yoksunluğu, ezikliği, kırıklığı anlatan bir müzik. Ama, ezikliği anlatırken ezik değil. Olgudan yoruma gitmek yerine, olguları hazır yorumlara uydurmayı tercih edenlerin yazıp çizdikleri gibi bezgin, umutsuz bir müzik hiç değil.
''Devlet, sermaye çevreleri ve medya, aynı üretim süreci­nin parçaları olarak bir entegre tesis oluşturuyorlar işte. Or­tada, korunması gereken çıkarlar var ve bu çıkarları paylaş­mayanlar toplumda çoğunluğu oluşturuyor.''
''Varolanı kabullenmek ya da iktidarın sunduğu hazır de­ğişim paketini kucaklamak yerine, bambaşka bir dünya düş­lemek, herkesin eşit ve özgür olduğu bir dünyanın gerçekle­şebilirliğini, belki sabırsızca ve fazla iyimserce kanıtlamaya çalışmak enayilikmiş gibi.''
Reklam
Bir insanın nasıl yaşadığı, niçin yaşadığı, ancak tabutunun başında derinlemesine anlaşılabiliyor galiba. Bireyci değerlere yüz vermeden, toplumsal değerlerle yaşayarak "gerçek birey" olabilen, eğilmeyen, bükülmeyen, taviz vermeyen insanlar, bıraktıkları anılarla başkalarından ayrılıyor.
Öylesine geniş bir "terörizm" çerçevesi çizip öyle bir anti-terör dalgası yaratmalı ki medya, aşırı ılımlı çizgiye çekilemeyen her tür radikal harekete "terörist" damgası vurulabilsin.
Bir insanı dinlerken sinirlenebilirsiniz. Bu, o insanın nitelikleri hakkında bir gösterge değildir. Yalnızca, uyuşamadığınızı gösterir. Ama bir insanı dinlerken onun adına utanıyorsanız... Bu, o insanın nitelikleri ve yetenekleri hakkında, en azından sizin için önemli bir göstergedir. Dahası, çok yıpratıcı bir duygudur.
Bunlar gerçek; gerçekler tehlikeli, gerçekleri kamufle etmek de medyanın görevi.
Reklam
''Tarihi, yakın tarihi ve çok yakın tarihi, tez­lerine uyacak biçimde, dönemin simgelerinden günlük kur uygulaması gibi, her gün yeniden imal ettiler. İşlerine geldiği gibi oynadılar tarihle.''
Bir insanın nasıl yaşadığı, niçin yaşadığı, ancak tabutunun başında derinlemesine anlaşılabiliyor galiba. Bireyci değerlere yüz vermeden, toplumsal değerlerle yaşayarak "gerçek birey" olabilen, eğilmeyen, bükülmeyen, taviz vermeyen insanlar, bıraktıkları anılarla başkalarından ayrılıyor. Farklı dünyalardan farklı hayatlara yayılmış, somut ve onurlu anıların zenginliği, geride kalanlara "işte böyle yaşamalı" dedirtebiliyor. Herkese değil elbette, niyeti olanlara.
Bürokrasiyle savaşmış, cumhuriyet kültürünün yıkılmaz kalesi bürokrasinin gücünü azaltmıştı. Türkiye, atanmışların güdümünden kurtuluyordu artık. Ama seçilmişlerden oluşan Meclis’in yetkilerini devre dışı bırakmak bir yana, en kilit bürokratik görevlerin atayıcılığını tek elde, kendi elinde toplayan Özal değil miydi? Atanmış polislerin yetkilerini artırdıkça artıran başkası mıydı? Hem atanmışların resmi kalesi bürokrasiyle çelişki, hem seçilmişlerin işlevlerini minimuma indirme. Hem sivil toplumculuk hem sendika düşmanlığı. Hepsinin bir araya gelmesi imkansız. Bir araya getirme çabalarının da anlamı yok zaten. Çünkü Özal ne sivil ne demokrat. İçi boşaltılmış değerlerim tarlasında boy veren tipik bir yeni sağ politikacı, hepsi bu.
Sayfa 21
Devlet, sermaye çevreleri ve medya, aynı üretim sürecinin parçaları olarak bir entegre tesis oluşturuyorlar işte. Ortada, korunması gereken çıkarlar var ve bu çıkarları paylaşmayanlar toplumda çoğunluğu oluşturuyor.
Kovalanıyorsun, kaçıyorsun, aranıyorsun, var olduğun kabul ediliyor, tehlikeli bulunuyorsun. Seni yok etmeye çalışıyorlar ama yok sayamıyorlar.
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.