Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Çingene Mitolojisi

Hermann Berger

Çingene Mitolojisi Sözleri ve Alıntıları

Çingene Mitolojisi sözleri ve alıntılarını, Çingene Mitolojisi kitap alıntılarını, Çingene Mitolojisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlk Günah:
"Tanrı asasını tekrar kımıldatır ve bu kez ağaçlardan birinde elma ve diğerinde armut biter. Erkeğin armutları ve kadının elmaları yemesine rıza gösterir. Yılan, kadının elmaları yemesini engellemek ister. Kadını zapt edebilmek için, Tanrı yılanın bu yaptığına izin verir. Fakat sonra Tanrı, yılanı kovar ve kadın elmalardan yer. Meyveler, biçimlerinden dolayı her ikisinde, diğer cinse karşı bir istek uyandırır ve Tanrı onlara sevişmelerini buyurur. Kadın, birinci ve ikinci sevişmenin ardından her defasında encore [daha çok] der. Tanrı bir üçüncü sevişmeye daha izin verir, Fakat kadının üçüncü sevişmeden sonra da encore diye bağırması üzerine, Tanrı kızarak onu ebedi doyumsuzluğa mahkum eder. "
İnsanoğlunun Yaratılışı:
"Tanrı, vaktiyle şeytanla birlikte deniz kenarına iner. Şeytan, suyun derinliğini öğrenmek üzere öne atılır, dibe dalar ve pençelerinde toprakla tekrar yukarı çıkar. Tanrı ona, bundan iki figür, yani erkek ve kadını yapmasını emreder. Şeytan bunu da başarır ve Tanrı ondan bu figürleri konuşturmasını ister. Ancak bu kez şeytan onun emrini yerine getiremez ve yenilgiyi kabul etmek zorunda kalır. Tanrı, asasını figürlere doğru uzatır ve o anda yerden iki ağaç bitiverir. Bunlar, dallarıyla figürlere arkadan sarılırlar. Bunun üzerine figürler canlanır. Bunlar, Damo ve Yehuwa adını taşıyan ilk insanoğullarıdır. "
Reklam
"Zanko'ya göre, Çingeneler çok eski devirlerde aya ve güneşe bir tanrıya tapınırcasına tapınmışlardır. Kalderašlar yeni ayı (hilal), uğur getirdiği düşüncesiyle bir tür dua ile karşılarlar."
Çingelerin Laneti:
Çingenelere göre, toplum dışı konumlarının nedeni, atalarının işlemiş olduğu bir suçtan dolayı lanetlenmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. En eskiye dayanan söyleni K. Berovicis aktarmaktadır. Söylen, Çingenelerin kökenlerinin Hindistan' da olduğuna işaret etmektedir. -Sözde- aile içi bir cinsel ilişkiden dolayı, bir kavim, liderini ve taraftarlarını kovar. Büyük bir büyücü, bu kovulanları korkunç bir biçimde lanetler: 'Sonsuza dek yeryüzünde dolaşıp dursunlar, geceledikleri bir yerde ikinci bir kez konaklamasınlar, su içtikleri bir kaynaktan bir ikinci kez içmesinler, bir yıl içinde aynı nehirden iki defa geçmesinler.' Ensesti gerçekleştiren çiftin adı Tschen ve Gan'dır. "
Dağ kültü
Transilvanya'daki Çingenelerin inancına göre dağlar, (-Yer ve Gök'ün (kadın ve erkeğin) boşanmaları sırasında Göğün, çocuklarından üçünü, yani Güneş, Ay ve Rüzgar Kralı'nı beraberinde götürmesiyle oluştu: Bu üçü yerin elbisesine tutundu, fakat sonra bırakmak zorunda kaldılar ve elbisenin yukarı çekilmiş olan eteklerinden dağlar oluştu. Toprak ana, çocuklarına daha yakın olabilmek için bu dağları geri almadı, fakat zirvelerine, çocukların elbise sini yırtıp parçalamasına engel olmak için periler ve cinler yerleştirdi. "
Cüceler:
"Bunlar başparmak büyüklüğünde erkek ve kadınlar olup mağaralarda yaşarlar ve büyük hazinelere sahiptirler. Kış aylarını ahırlarda geçirir ve ineklerin memelerini emerler fakat aynı zamanda süt verimini de ikiye katlarlar."
Reklam
Dilleri:
"Bu dilde bulunan Yunanca sözcüklerin oranı oldukça çoktur; ayrıca Farsça ve Ermenice'den de çok sayıda sözcük geçmiştir."
Çingene Kelimesinin Etimolojisi:
"Daha başka birçok dilde benzer biçimlerde söylenen [Almanca] Zigeuner sözcüğü (Macarca Czigány, Rumence Cigánu, Fransızca Tsigane, İtalyanca Zingaro, Türkçe Çingene vs.) bugüne kadar kesin olarak açıklanamamıştır.19. Yüzyılda Frigya ve Likya'da yaygın olan bir Samariter Tarikatı'nın adı olan Athingani sözcüğünden türemiş olması, en yaygın açıklama biçimidir. "
Transilvanya'daki Çingenelere ait bir masala göre, Sis Kralı'nın sırma saçlı karısı, sevmeyi öğrenmek için günün birinde [aşağıya] insanların yanına iner. Genç bir delikanlıyla evlenir ve ona yirmi çocuk doğurduktan sonra dağlara tekrar geri döner. Sarışın insanların kökeni işte bu çocuklara dayanmaktadır."
Dünya'nın Yaratılışı:
"Günlerden bir gün Tanrı, büyük suyun içine bir değnek atar. Değnek büyür ve koca bir ağaç oluverir. Bu ağacın altında oturan şeytan ise, Tanrı'yı selamlar. Birlikte dokuz gün boyunca suyun üstünde dolaştıktan sonra, Tanrı dünyayı yaratabilmek için şeytandan, denize dalıp dipten kum getirmesini ister. Tanrı ona, adını söylemek suretiyle bunu başarabileceğini söylediğinden, şeytan kendi adını söyler. Fakat kum ısınır ve onu yakar. Bu şekilde dokuz gün boyunca kum çıkarmaya çalışır ve bu arada öylesine yanar ki, kapkara olur. Nihayet kendi adını söylemeden denizin dibinden kum çıkarır ve Tanrı bu kumdan dünyayı yaratır. Şeytan, ağacın altında yaşamak istediğinden Tanrı'yı kovmaya çalışır, fakat büyük bir boğa gelir ve onu beraberinde alıp götürür. Ağaçtan yere et parçaları düşer ve yaprakların içinden insanlar fırlar. Yer ve Gök daha sonra birbirinden ayrılmıştır."
Reklam
Nivasiler:
Erkek su cinleri olup, şişkin vücutları, at toynakları, kızıl saçları ve sakalları vardır. İnsanları köprüden aşağıya çeker, onları suda boğar, ruhlarını çömleklere hapseder ve yalvarıp yakarmalarını dinleyerek eğlenirler."
Devler:
"Wlislocki (maš "et" ve murdalo "katil" sözcüklerinden oluşan) Mašurdalo'yu, insanlar tarafından aldatılıp elinden hazineleri çalınabilen aptal ve saf bir dev olarak betimlemektedir. Ormanlarda, ıssız yerlerde yaşar; eti çok sevdiği için, insan ve hayvanlara pusu kurar. Mašurdalo'ların karıları ve çocukları vardır, fakat ara sıra [insanoğlu] kadınları da kaçırırlar. Her Mašurdalo'nun bir tavuğu vardır ve bu tavuğun yumurtaları sahibinin hayatını korumaktadır. Dolayısıyla bir Mašurdalo'yu öldürmek isteyen kişi, önce onun tavuğunu öldürmelidir."
Vaftiz:
"Bu geleneği bugün de koruyan kavimlerde, doğum çadırda ya da arabada yapılmaz, bilakis-hangi mevsim ve hangi saatte olursa olsun- tenha bir yerde, eğer mümkünse bir akarsuyun yakınında gerçekleştirilir. Anne ve yeni doğan bebeği bu suda yıkanır. Bu, sadece akan bir suyun bütün kirleri ve zararlı şeyleri yıkayıp temizleyebileceği biçimindeki yaygın inançla örtüşen bir gelenektir. Anne, bebeğini suya daldırırken, katı bir tabuya tabi olan bir ismi sessizce telaffuz ederek ilk vaftizi yapar. Bu isim kimse tarafından kullanılmamalıdır, hatta baba bile bu ismi bilmemelidir. Bu gizli isim kötü cinlerin, özellikle de ölüm meleği nin aldatılmasına yarar, çünkü böylece Azrail çocuğu yanına çağıramaz. Bu gizli ismin 'bedensel, ahlaki ya da totemci bir nitelendirme' olduğuna inanılmaktadır."
Yazı Dilleri Hakkında İlginç Bir Sav:
"Daha 50 yıl önce Balkanlar'da yaşayan halklar, Çingenelerin bir yazı dilinin olmayışını, uğradıkları lanetin bir sonucu olarak görmekteydiler: Hz İsa'nın çarmıha gerilmesinde kullanılan çivileri imal ettikleri için, Tanrı, aslında bütün insanlara bahşedilen yazıyı bir tek Çingene halkından esirgemiştir."
"Avrupa'da ortaya çıkmaların dan kısa bir süre sonra, değişik ülkelerde kısmen acımasız takiplere maruz kalmışlar, daha sonra da kendilerini Nazi Almanyası'ndaki toplama kamplarında buluvermişler. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde Çingenelerin karakteristik özellikleri gittikçe daha fazla yok olmuştur. Gelişen sanayileşme sonucu Çingenelerin geleneksel geçim kaynakları da sınırlanınca, misafir oldukları halkların kültürüne tümüyle asimile olmaları, zamanın akışı içinde kendiliğinden tamamlanacak gibi görünmektedir."
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.