Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cinsel Aşkın Metafiziği

Arthur Schopenhauer

Cinsel Aşkın Metafiziği Gönderileri

Cinsel Aşkın Metafiziği kitaplarını, Cinsel Aşkın Metafiziği sözleri ve alıntılarını, Cinsel Aşkın Metafiziği yazarlarını, Cinsel Aşkın Metafiziği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aşk esasına dayanan evliliklerin kural olarak mutsuzluğa mahkum oldukları kanıtlanmıştır zira birbirlerine aşık olan bu iki insan aracılığıyla dikkate alınan, üzerine titrenilen asıl şey, mevcut kuşağın zararına dünyaya gelecek olan sonraki kuşaktır.
Sayfa 59
Aşk evlilikleri, kişilerin değil türün çıkarına olmak üzere yapılır. Ancak ilgili tarafların kendi mutluluklarına katkıda bulunduklarını düşündükleri doğrudur fakat güttükleri asıl amaç aslında, kendileri için yabancı olan, sadece onlar tarafından dünyaya getirilmesi mümkün olan bir başka birey dünyaya getirmektir.
Sayfa 58
Reklam
" İşte bu sebepten dolayı , eski insanlar , aşkı bir körlük olarak betimlemişlerdir . Aslında aşık bir erkek de evleneceği kadının , kendisine sefil ve mutsuz bir yaşam vaadinde bulunan karakter ve mizaç kusurların fark edebilir ve acı bir şekilde hissedebilir ama yine de bunlar karşısında en hafif bir korku bile duymayacaktır . "
Sayfa 54
O halde, neden âşık bir insan, seç­tiği kişinin her bakışına ve dönüşüne kendisini böy- lesine kayıtsız şartsız adar ve onun için her türlü fe­dakârlığı yapmaya hazırdır? Çünkü onu arzulayan kendisinin içindeki ölümsüz yandır; geri kalan her şeyi arzulayansa daima ve sadece onun ölümlü ta­rafıdır.
(Her kim aşk için evlenirse, yaşamını mutsuzluk içinde geçirir.) der bir İspanyol ata­ sözü.
Bundan dolayıdır ki, aşk esasına dayanan evliliklerin kural olarak mutsuzluğa mah­kûm oldukları kanıtlanmıştır
Reklam
Şairlik
Ve ıstırabı içinde dilsizleştiğinde insan Bir Tanrı kederimi dile getirme gücü verdi bana. Goethe
Son olarak, tutkulu bir aşkla sevdiği ki­şiye aynı zamanda nefretin en koyusunu da duyabi­lir. İşte bundan dolayıdır ki, Platon, aşkı, bir kurdun kuzuya karşı duyduğu sevgiye benzetmiştir
Mateo Aleman’ın iki yüz elli yıldır bilinen Guzman de Alfarache adlı romanındaki bir pasaj, bu bakım­ dan kayda değer niteliktedir; Birini sevebilmek için, uzunca bir zamanın geçmesi, derin derin dü­şünüp bir seçim yapması gerekli değildir, ilk ve tek bir bakış, her iki taraftan da belli bir yakınlık ve uyuşmadır sadece gereken veya günlük hayatta dediğimiz gibi kanın kaynaması ve genellikle yıldız­ların özel bir etkisinin yol açtığı şeyin gerçekleşmesi yeterlidir.
Aşk evlilikleri, büyük ölçüde, zihinsel yönden, bir­ birinden tamamıyla farklı tabiatlar arasında gerçek­leşir; örneğin, kaba saba, dar görüşlü ama güçlü er­keklerle ziyadesiyle hassas, ince düşünceli, kültürlü, estetik duygusu gelişmiş kadınlar arasında veya er­keğin deha derecesine varacak bir zekâya ve engin bir kültüre sahip olup da kadının kuş beyinli bir kadı­n arasında yaşanan evlilikler gibi.
Reklam
İşte bu nedenden dolayı, kadınlar söz konusu olduğunda, çirkin, budala ve ka­ba erkeklerin, kültürlü, zeki ve kibar erkeklerden da­ha başarılı olmalarının örnekleriyle sık sık karşılaşı­rız.
Kadına çekici gelen şey, özellikle güçlü bir irade, kararlılık ve cesaret ile bunların ya­nında belki bir de dürüstlük ve temiz bir kalptir.
Erkeğin çirkini olmaz derdi babaannem
Kadınlar, genellikle, güzellikle bilhassa yüz güzelliğiyle daha az ilgilidirler; çocuğa fiziki güzelliği­ni verme işini sadece kendileri üstlenmiş gibidirler. Onlara cazip gelen şey, temelde, bir erkeğin gücü ve bununla bağlantılı olarak cesaretidir; zira bu iki özel­lik, güçlü çocukların dünyaya getirilmesinin ve aynı zamanda kendileri için de cesur bir koruyucunun habercisidirler.
Son olarak güzel gözler ve alnın seçimlerimizde oynadığı rolü ele alaca­ğız bunlar da çoğu kez, anneden miras alınan ruhsal ve özellikle de zihinsel niteliklerle ilişkilendirilmektedir.
Bunun yanında, ayakların küçüklüğüne işaret eden, onunla bağlantılı her şey bizim gözümüzde hayli yüksek bir değere sahiptir; bu bakış açısı da, ayakların büyüklüğünün türün temel ayırt edici özel­liklerinden biri olmasından ileri gelir zira hiçbir hay­van, insanlarınki kadar küçük ayak bileklerine ve onunla beraber küçük ayak taraklarına sahip değildir bu da büyük ölçüde, onun dik yürüyor olmasıyla ilişkilendirilir zira insan ayaklan üzerinde yürüyen bir varlıktır. İşte bundan dolayıdır ki, Jesus ben Sirach da (XXVI, 23; Kraus’un düzeltilmiş çevirisi uyarın­ca): «İnce bir vücuda ve güzel ayaklara sahip bir ka­dın gümüş bir kaidenin üzerine oturtulmuş altın bir sütun gibidir« demiştir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.