'' Birazdan uyumam gerek,
dilime bağladığım ağırlık dibe vardırdı çünkü beni..
Kitap okudum, haritaları inceledim,
pencerenin kıyısına sığındım,
uzun uzun bakındım...
Az önce benden boşalan yere
kalbi kanırtan şarkılar dinledim....''
kendime başlamak farz oldu;
uzun bir marazdan doğmuşum ben
annemin gözleri acınacak bir ağaçmış
babamın teni durulmaz bir rüzgâr
yeryüzü sarhoş etmiş içimi...
biri iyilik olsun diye suya
gömdü beni. vurdum karaya
sararıp buruştuğum an
eski bir radyo, eski bir ülke
anilarıyla avutuyorum kendimi
bana biraz olric getirir misiniz?
evin bulanık cinlerini kovmak
için istiyorum onu
belki bir hak daha tanır
bir morluğuma daha yanıt indirir
göğünden
sonra bir ağaç buldum
bunaldım ve bunaldım ve bir ağaç buldum
bir kadında dolaşmış gibi yoruldum
şarabın mantarı üzdü beni yaşamak ne kadar zor
uyudum sandıydım gece içimden geçmiş
benden ağır gölgemle doğruldum
yakındım toprağa toprağa yakındım
bu nasıl bir ağaç benden de çirkin
bu benim ellerim ne olacak bu benim
fotoğrafta uzun
anneme, benden artarsa bir sıkıntı
daha doğur dediydim, rahatlarsın!
utandı ve beni kendime fırlattı
dünyada bir sinek gibi gezindim
çorap yıkadım, ten ütüledim
çıkmaz evlere girdim ah !
ellerimi uçuşan şeylere buladım
içimde gizli bir görev vardı hep
ağaçların görünen yüzüne saklandım