Yetişkinler, sorunlarını empati, kabul, içtenlik, uyum, güven ve özsaygı eşliğinde konuşarak çözebiliyorlarsa, aynı atmosfer bir oyun odasında yaratılabilirse, çocuklar da kendi problemlerini çözebilirler.
Çocuklara verilebilecek en kötü ceza, onları uyaransız bırakmaktır. Ayrıca okul öncesi çocuklarda mola verme, ortam değiştirme gibi teknikler herhangi bir işe yaramaz. Çocuğu, yaptığı bir davranıştan dolayı düşünmeye gönderdiğimizde genellikle yaptığı davranışı değil, onu oraya gönderen zalim kişiyi düşünmektedir.
Küçük bir çocuğun gözünde yalan yoktur. Çocuklar gördüklerinin ve hayal dünyalarının içinde yaşarlar ve onlar her şeyi yalansız görürler. Bizler içimizdeki bütün kötülükleri onlara aşılamakla en büyük görevi üstleniyoruz...
Sevgi ve işbirliğini öğrenmediği için toplumu soğuk ve düşmanca gören ihmal edilmiş çocuk, insanların sevgi ve saygısını kazanabileceğinin farkında değildir.
Aletha Solter'a göre, çocukları ödül ya da ceza kullanmaksızın işbirliğine teşvik etmenin üç yolu bulunmaktadır:
Açıklama yapmak.
Seçenek sunmak.
Yapılacak şeyi eğlenceli hale getirmek.
Terapilerde görüyoruz ki boşandıktan sonra da kişi beklediğini bulamıyor. Çünkü: "evlenmeden hayatınızda olmayanı, evlenerek edinemeyeceğiniz gibi boşandıktan sonra da edinemezsiniz. Bu yüzden öncelikle bireysel ruh sağlığı sonra ise ilişkinin ruhsal durumu iyileştirilmelidir.
Anne (bakım veren) ve çocuk arasında sağ beyinden sağ beyne doğru bir iletişim kanalı vardır ve bu kanala dışarıdan müdahale etmek zordur. Buradan anlamamız gereken şudur:
Anne ne hissederse bu sağ beyin aracılığıyla çocuğa yükle- nir. Çocuk da ailesinden gelen kaygıyla baş edebilmek adına vücuduna yönelir ve bu süreç tırnak yeme gibi davranışlara dönüşebilir.
Ebeveynler olarak telefon ya da tabletle çok fazla vakit geçiriyorsanız kendinize şunu sorun: "Hangi duygularla yalnız kalmaktan kaçıyorum da ekrana bakarak kendimi meşgul ediyorum?"
Çocuklar alamadıkları ilgiyi, sevgiyi, koşulsuz kabulü bir tabletten, bir telefondan alabiliyorlar.
Bir bilgisayar oyunu bazen bir yetişkinin, çocuğa veremediklerini veriyor. Çocuk, oyunda her zaman en alt seviyeden başlıyor. Ama aileler bazen çocukların gelişim seviyelerinden fazlasını bekliyorlar.
Oyunlar, çocukların oyundaki başarısını görüyor ve onları takdir ediyor ama bu başarı aileleri tarafından görülmediği için hayatını kendini gösterme ihtiyacı üzerine kuran o kadar çok kişi var ki.
Oyunda başarısız olsa da tekrar deneme şansı veriliyor ama aileler bazen çocuğun aynı hatayı birden fazla kez yapmasına tahammül edemiyor. Çocuklar da aileleriyle oynamaktansa bilgisayarda oynamayı tercih ediyorlar.