Cogito - Sayı 4 kitaplarını, Cogito - Sayı 4 sözleri ve alıntılarını, Cogito - Sayı 4 yazarlarını, Cogito - Sayı 4 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kırsal toplumda aşk yoktur, cinsellik, mantık vardır; kentselleşmeyle birlikte aşk mitosu doğar, kişilerin ailelerinden kopmalarıyla. Toplumsal hareketlilik, sınıfsal akışkanlık, eğitim ve gelir düzeylerinin yükselmesi, mesleksel farklılaşma, kişilerin tercihlerini özgürleştirir. Sevmenin ve eşleşmenin mantığı ad değiştirir, aşk olur, çünkü artık bireyler ön plandadır. Ve de evlilikler, hani şu aşklar, şu özgür seçimler, çok daha kolay sona erer... "
" Kırsal toplumda aşk yoktur, cinsellik, mantık vardır; kentselleşmeyle birlikte aşk mitosu doğar, kişilerin ailelerinden kopmalarıyla. Toplumsal hareketlilik, sınıfsal akışkanlık, eğitim ve gelir düzeylerinin yükselmesi, mesleksel farklılaşma, kişilerin tercihlerini özgürleştirir. Sevmenin ve eşleşmenin mantığı ad değiştirir, aşk olur, çünkü artık bireyler ön plandadır. Ve de evlilikler, hani şu aşklar, şu özgür seçimler, çok daha kolay sona erer... "
Aşk, kişilerarası bir ilişkidir: yani, sahiplenmede aradığımız şey, sahiplenilen kişi
nin kendisini vermesidir. Bizim hoşumuza giden, bu verişteki kişiliktir yoksa verilen
nesne değil. Ten, güzellik, zekâ verilmedikleri sürece aşktaki çekiciliklerini yitirirler.
Bunlardan zevk alınabilir ama sevilmez.
Aşk göz açtırmayan bir derttir. Bu derdin ilacı acısıyla oranlı olmalıdır. Bu öyle bir hastalıktır ki, hasta zevk alır. Öyle bir acıdır ki dert sahibi arzu eder. Bu derde kim uğrarsa artık iyileşmek istemez. Acı çeken ise, bu acıdan kurtulmayı dilemez.
Yaşam gezginlerinin, yalnızlık, bırakılmışlık, ihanet, sevgisizlik, küskünlük, kimi zaman umut, ama çoğu zaman umutsuzluk üzerine kurulu günleri, geceleri yine aynı kahırlar, aynı tekdüzelikler, aynı yaşanmamışlıklar sürüp gidecekti.
Sevginin mantığa, maddi çıkarlara, küçük carî hesaplara, yapay duygusal yatırımlara üstün geldiği ender anlar belki de aşktır. "Belki"yi bırakalım: aşk
elbette vardır, onu duyanlar, ona inananlar oldukça.
Sevilmezken ben, kükremedim, nara da atmadım
Sessizlik, belki de donukluk
Severken ben, haykırmadım ne yatağa ne sokağa
Ben yalnızca okşadım usulca sevdiklerimi, onlar da bana dokundular usulca..